BAKKAL ŞEFO AMCA VE MEHMET
Daha henüz çok gençken
mahallemizin yaşlı bir
bakkal amcası vardı.
Biraz sinirli olmasına rağmen herkes tarafından seviliyordu.
Adı Şefik'ti ama mahallede herkes ona 'Şefo Amca' diyordu.
Mahallemizin gençlerinden biri
Mehmet yaramaz ve deli doluydu..
Aklı fikri haylazlıktaydı.
(Daha sonrasında maalesef Mehmet kırkına gelmeden Allah'ın rahmetine kavuşmuştu.)
Mahallede bir kızı seviyordu ama
Duygularına karşılık bulamıyordu..
Herkese sevdiği kızı anlatıyordu..
Aşık olduğunu bilmeyen zaten kalmamıştı.
Siz deyin 24, ben diyeyim abartılı 25 saat onu düşündüğü gibi her karşılaştığı insana' karşılıksız aşkını' anlatıyordu.
Bir gün bakkala ekmek almaya gidince;
Mehmet de oraya geldi..
Ve..
Derinden bir 'oh' çekerek.;
' Ya Şefo Amca
Sana bir soru soracağım' dedi..
Bunu derken de yüzünden gayri ciddi bir munzurluk belirginleşti.
Aslında Mehmet hep böyleydi..
Ben Mehmet'i yakından tanıdığım için yine bir pot kıracak diye düşünmüştüm.
Düşündüğüm gibi de oldu.
Dükkan bayağı kalabalıktı..
Adam müşterilerin istediğni yerine getirmek için adeta zamanla yarışıyordu.
Bu ara da alnındaki teri yere damlarken mendileyle habire yüzünü siliyordu.
Şefo Amca'nın
üzerine giydiği yıllanmış çeketinin sırt kısmına da sıcak ve yoğunluktan dolayı zorlandığı için hafif ter değmişti.
Dükanın içinde
müşteriler sırada beklerken;
Şefo Amca sıradaki müşteri için poşete pirinç dolduruyordu ..
O yoğunlukta
elindeki
pirinci; poşete doldurmaya ara verip,
'Ne soracak' diye
gözlerini dikkatle dikti Mehmet'e..
O da bizim gibi önemli bir şey diyeceğini sanmıştı.
Ben dahil orda bulunan herkes merak içinde
Mehmet'e baktı.
'Sor bakalım'
dedi. Her zaman ki gibi hınzır Mehmet.
'Ya şefo amca,
ha bu aşkı kim icat etti, bağa söylesene?..'
Konuşurken de aynı zamanda yarı ciddi yarı alaycı
göz kırptı ordaki yakınen tanıdığı birine.
Belli ki aklınca espiri yaptığını sanıyordu ama sonuç hiç umduğu gibi olmadı.
Şefo Amca ,öylesine sinirlenmişti ki
ben bu çocuktan nasıl hıncımı alsam gibilerden aval aval bir süre baktı ..
Baktıkça, daldı!!!
Sonra ani bir hareketle
elindeki pirinç poşetini Mehmet'e fırlatarak;
bildiği tüm küfürleri sıralayıp
peşine düştü..
Pirinçler yola dağılmıştı.
Mehmet ,gençliğin verdiği enerji ile hızla kaçarken Şefo Amca geriden kovalıyordu.
Garibim Şefo Amca'nın tabanına bastığı ayakkabıları da sağo sola fırlamıştı.
Yakalasaydı eminim Mehmet'in hiç iyi hali olmayacaktı.
Şefo Amca'nın ağzında ki dişleri fırlarken avazı çıktığı kadar hiddetle söylenmeye başladı,
'Ulan! Köpeğin oğlu,
Ne bileyim aşkı kim icat etti... Şunun
derdine bakar mısınız? Yahu!!.. Aklınca benimle kafa bulayı..
Sanki benim derdim aşk meşk...ya havle'
Çevredekiler onu sakinleştirmeye çalışırken bazılarıda kıkır kıkır gülüyordu.
Ey gidi günler ey!!
Aklıma geldi..
Adamcığaz geçim derdinden;
sabahın erkeninde açıyordu bakkalı ve çok geç vakitte kapatıyordu.
Dinlemek için vakti bile olmuyordu.
O zamanlar eve ekmek getiren erkekler evlilik için kadınlar tarafından makbul sayılırdı..
Hoş şimdi de öyle ama ..
Öyle şiddet uygulayan bugüne göre çok azdı..
Tüm kızgınlıklara rağmen ilişkilerde mizah vardı.
Emİnim; Şefo Amca, Mehmet'i yakalasaydı orda bulunanlar ayıracaktı ikisini, ardından yine gülmeye başlayacaktık.
O zamanlar küçükler, büyüklerin kızdığını kaşından veya gözünden anlayıp ona göre davranırlardı.
Ayrıca herkesin birbirine karşı sevgise vardı..
Genellikle insanlar Şefo Amca'nın gençliğinde ki gibi aşkı meşki yaşamadan
görücü usulü ile evleniyordu.
Şefo Amca ve Mehmet'i rahmetle anıyorum.
Dürüst ve doğal insanlar anılarda kaldı artık.