ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 19-12-2022 13:04

Babam

Yazan: Ümmügülsüm Hasyıldırım -BABAM

Babam

BABAM

1989 yılının 5 Nisan günüydü. İlk oğlum yolculuğunu tamamlamış, artık dünyaya teşrif etmek istiyordu. Gün geceye devrilince beklenen yolcu gelmiş, yüzler gülmüştü.

Bize destek olmak için gelen annem, gece boyunca benimle ve oğlumla ilgilendi. Bir yandan da hep tedirgindi. Sabah ezanları okunmaya başlayınca "Ben bir eve varıp geleyim. Babanla kahvaltıyı yapınca gelirim. Beni beklemeyin" dedi ve gitti. Gidiş o gidiş!

Aradan tam on yedi gün geçmiş, bir daha ne annem gelmiş ne babam uğramıştı. İçimdeki boşluğun yerini huzursuzluk almış, kalben kırılmıştım. Yüreğim " ben neyse de insan torununu merak etmez mi, neden hiç uğramıyorlar" diyor ama nedeninden korkuyordum. 

Kayınvalidem sabah yanıma gelip, o gün için annemleri ziyarete gidebileceğimi söyledi. Biraz korku, biraz heyecanla  kahvaltıdan sonra hemen hazırlanıp çıktım. Annemlere geldigimde kapı duvardı. Kapıyı çalıyorum, vuruyorum açan yoktu. Uzun bir süre giriş kapısındaki balkonda bekledim. Gelen giden yoktu. Görmeden de dönmek istemiyordum. Merakım endişeye dönüyordu. Zaman ilerledikçe içimi korku sarmaya başladı. 

Sonra kiracıların kapı sesi duyuldu. Uyandılar herhalde diye inip kapılarını çaldım. Kapıyı yaşlı teyze açtı. -Annemler yok, neredeler biliyor musunuz? dedim. Yüzüme baktı. Ve:
- Nene dün babanı almaya gitti ama gelemediler. Biz de merak ediyoruz, dedi. Aptal aptal baktım yüzüne kadının. 
- Babam nerde ki annem almaya gitti. Dünden beri neredeler, bilmediğim bir şey mi var teyze, dedim kekeleyerek. 
- Kızım senin haberin yok mu. Baban on yedi gündür Burdur Hastanesi'nde yatıyor. Annen dün almaya gitti. Ama gelemediler, dedi. 

Olduğum yerde donup kaldım. Başımdan kaynar sular boşalıyordu sanki. Bütün vücüdumun kanı çekilmiş gibi hissediyordum. Ne yapacağımı bilemeden ayaklarımı sürükleye sürükleye eve geldim. Kayınvalidem:
- Gelmemiş mi annenler, niye geldin eve? deyince, kendimi bırakıverdim. 
- Siz biliyor muydunuz? diyebildim hayretle.
- Biliyorduk. Ama sütün çekilir diye söylemedik. Hüseyin dünyaya geldiği gün gece hastalanmış baban, dedi.

Gözyaslarım, gönül bağımın yangınını söndüremiyordu. Bütün duygularım kilitlenmişti. Odama geçip, oğlumu yatağina bıraktığımda  hıçkırıklarımı tutamadım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum artık. Benim hıçkırıklarım oğlumu da ağlatmıştı.

Sakinleşmek istiyordum ama olmuyordu. Yavrumu emzirerek sakinleştirmek için kucağima aldığımda, sütümün çekilmiş olduğunu farkettim. Yaşadığım şok, sütümün kesilmesine sebep olmuştu. 

Henüz on yedi günlük olan çocuğumu, nasıl doyuracağımın şaşkınlığı ve babama olan üzüntüm yarışa durmuştu. Sahi babama ne olmuştu. Nasıl  bir hastalıktı ki bunca zaman iyileşememişti. 

Babam; sırdaşım, sırtımı dayadığım dağım, tek güvendiğim... Canım babam, zamanın vebası kansere yenik düşmüştü.

                                      

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi