Birkaç gündür Comoros (Komor) Adaları’ndayım…
Komor Adaları,
Comor Adaları Doğu Afrika ile Madagaskar arasında yer alıyor.
Ada, okyanusun kalbinde; haritada bile zor bulunan bir yerde sakince nefes alıyor. Sessizliğiyle kendi hâlinde bir diyar.
Komor insanı, haritalarda küçük bir iz gibi görünse de Fransa’da en çok rastlanan yüzlerden biri.
Dinlerine derinden bağlı, inançla örülü bir hayatın içinde yaşıyorlar.
İlk gün, “Ne işim var burada?” diye sordum kendime.
Ama iki gün geçmeden, ada insanı gibi ben de yavaşladım.
Burada zaman, okyanusun ritmine göre akıyor.
Evlerin rengi çoğunlukla siyah çünkü sıva yapılmamış duvarlar, volkanik kumun koyu rengini taşıyor.
Her şey dışarıdan geliyor, tek yerli malzeme bu siyah kum.
Kıyılarda ise beyaz kumun üstüne serilmiş deniz, sanki adanın kirliliğini saklamak ister gibi dalgalanıyor.

Bu topraklar yeşile zarar vermez.
Gökyüzünde farklı kuş türleri döner; bulutlar tepelerden süzülür, sessiz bir dua gibi.
Ada gelişmekte olan ama ruhunu koruyan bir yer. Yeniliklere açık ama geçmişine sırtını dönmeyen bir halkın evi.
Dört adadan oluşuyor Komorlar… biri Fransızlara ait.
Ama aynı ten, aynı insanlar yaşıyor içinde.
Yine de Fransız adasına geçmek isteyen diğer Komor halkından Schengen vizesi isteniyor, bu durum içlerinde bir öfke yaratıyor.
O ada düzenli, tertemiz, Avrupa… diğerleri ise biraz daha dağınık ama daha gerçek.
Başkent Moroni, kalabalık ve inançla dolu.
Yaradan’a olan teslimiyet burada gözle görülür kadar güçlü.
Bu teslimiyet, bazen tembelliğe dönüşebiliyor insan gözle görmediğini fazla kabullenirse mücadeleyi unutabiliyor.
Ama yine de burada yaşam, bir alışkanlık gibi huzurlu.

Ben hikâyelerimde buraları paylaşıyorum…
Çünkü görmekle kalmayın, benim gözümden görün istiyorum.
Okyanusun duru hâlini, kuşların sabah selamını, tertemiz havayı…
Araba sesleri dindiğinde geriye iki ses kalıyor yalnızca:
Biri, okyanusun derinliğinden gelen çağrı.
Diğeri, bir kuşun Yaradan’a yazdığı sabah duası.
Ve insan, burada, her nefeste biraz daha sadeleşiyor.
***
Yusuf Sarıkaya
Bizim Kuşak /4
Mine Çağlıyan
Özgürlük
Sedat İlhan
Sami Çelik Bey’e
Ümmügülsüm Hasyıldırım
Bir Mum Işığına Tutsak
Suna Türkmen Güngör
Ruhun Terazisi
Ümit Polat
Hakan Bahçeci’nin Öykü Yoculuğu
Dilek Tuna Memişoğlu
Sudan Ağlıyor
Ebru Bozcuk
Yaşam Gustoluğu
Musa Aşkın
Sudan’ın Sessiz Çığlığı
Gevher Aktaş Demirkaya
Sakarya Savaşındaki Gazi Kovan'ın Hikâyesi
Mehmet Şahan
Hasene ve Hasenat
Serhan Poyraz
Goriot Baba / Honore de Balzac
Ayşe Parlar Gürkan
Duyguların Matematiği
Hilmi Yavuz
Okuma Takıntısı
Prof. Dr. Nevzat Tarhan
Sevgi Yönetimi
Haluk Özdil
Nazilerin Gizli Silahı Lili Marleen
Ahmet Furkan Demir
Çağımızın Hastalığı: Gösteriş
Hüseyin Uyar
İstanbul Senfonisi
Nevin Bahtişen
Hayata Dair
Ayfer Güney
Dur
Deniz İmre
Anlam Arayışının Sessiz Çığlığı
Hamiyet Su Kopartan
Meşguliyet
Sami Çelik
Ey Zımni
Turan Demirci
Yapılmayacaklar Listesi
Muhammet Çavdar
Bir Uyku Bin Ölüm
Reyhan Mete
Ey Ruh! Geldiysen Üç Kez Tıkla
Esedullah Oğuz
İçimiz Dışımız Suriye
Hakan Cucunel
Türk Edebiyatı ve Türkçe Edebiyat
Cengiz Hortoğlu
Mutlu Olmak mı Nasıl Yani?
Ufuk Batum
Yediği Ayazı Unutmamak
Şükrü Doruk
Alma Ağacı
Uzman Klinik Psikolog, Dr. Ezgi Yaz
Hayat Gökyüzüdür, Bakış Açımız da Teleskop
Demet Mannaş Kervan
Sözde Hayvanseverin Eseri: Sokak Köpeği
Tamer Şahin
Dünyalı Barış Manço
Kadir Çelik
Affet Bizi Güzelhisar