DENEME
Giriş Tarihi : 20-11-2022 19:42

Okumanın Önemi

Yazan: Kemal Tekir -OKUMANIN ÖNEMİ

Okumanın Önemi

OKUMANIN ÖNEMİ 

Bizler hayat okulunda, beşikten, mezara kadar, eğitim, öğretim gören öğrendiklerinden sürekli sınava tabi tutulan, ilkel benliği nefsi, aklı, gönlü olan varlıklarız.

Hak katında din İslam’dır.  Nebiler ve resullere gönderilen bütün vahiyler, İslam'ın farklı dillerdeki versiyonlarıdır. 

Allah, bütün milletlere, tebliğ edici, uyarıcı, müjdeleyici, aydınlatıcı hidayete erdirici vahiyler göndermiştir, Kur'an kendinden önce gelen Vahiyleri tasdikleyici kutsal kitaptır. Bütün dinlerin ana kaynağı, ilimlerin ve alemlerin Rabbi (Öğretmeni) sonsuz ilim ve kudret sahibi, en büyük alim olan Allah'ın, nurdan kalemlerle, nurdan levhaya yazdırdığı, Levh-i mahfuzda (muhafaza edilen kitap, sonsuz bilgi kaynağı) saklıdır.

Yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa Allah'ın kelamını yaza yaza bitiremezler. Levh-i mahfuz, kainatın ve içindeki tüm varlıkların, bunlarla ilgili maddi ve manevi ilimlerin sonsuz bilgi kaynağıdır. Alemlerin ve kainatın ana bilgisayarıdır. 

Bütün peygamberlere indirilen vahiylere kısaca tenzili ayetler diyoruz. Bunların yanında kainat kitabında gördüğümüz her varlık, Güneş, Ay, Yıldızlar, Galaksiler, toprak, su, hava, ateş bütün elementler, gözle görünen görünmeyen bütün varlıklar, maddenin yapı taşı atomlar, atom altı parçacıklar, dağlar, taslar, ovalar, akarsular, göller, okyanuslar, Yaratıcıya işaret eden, yaratıcı ayetlerdir. İnsan ve insandaki bütün organlar, hücreler, genler hepsi de ayettir. 

Allah her millete kendi diliyle vahiyler, peygamberler göndermiştir. Hiçbir dilin, diğer dillere, hiçbir milletin diğer milletlere üstünlüğü yoktur. 

Allah beşer olarak bizlere, akıl nimetini vermiş, onu da vahiyle rızıklandırmıştır. En güzel cihat, Kur'an-ı doğru anlamak ve yorumlamaktır, tilavet dilin okuması, kıraat ise dilin okuduğunu, aklın anlaması, idrak etmesi, gönlün de tasdik etmesidir. Biz insanlar bu aleme, mala, mülke, mevki ve makamlara sahip olmak, aşırılığa kaçarak bencil ve doyumsuz olmak, nefsimizin kölesi olarak, azgınlıkta sapkınlıkta sınır tanımamak, şirkte ve riyakarlıkta  sınır tanımamak, beşerin söylediklerini dinleştirmek, Allah'ın söylediklerini beşerleştirmek için gönderilmedi. 

Emrolunduğumuz gibi dosdoğru yaşamak, madde ve manayı birlikte tanıyarak, Allah'ın varlığını, tekliğini, eşi ve benzeri olmadığına şahitlik etmek kulluk görevlerimizi hakkıyla icra ederek, Yaradan’a halef olmak için gönderildik. 

Akıl nimetiyle seçme, inanma veya inanmama özgürlüğüne rağmen, okuyarak, anlayarak, yaparak, yaşayarak, gözlem ve deneyimlerimizin sonucunda bilinçli bir tercih olarak Allah'ın varlığını, tekliğini, emir ve yasaklarına iman edip gereğini yerine getiren varlıklar olarak, Eşref-i mahlukat (yaratılmışların en şereflisi) sıfatına layık görüldük. Biz müslümanlar, maalesef okumayı, araştırarak aklın Kur'an'ın ışığında bilgi sahibi olup bilinçlenme yerine, kulaktan dolma bilgilerle, aklımızı işletme zahmetine katlanmadan, ilim sahibi olduğumuzu sanıyoruz.

Arapçayı kutsallaştırıp, Kur'an'ın mealini ve tefsirini öğrenmeyi bidat sanıyoruz, aklımızı işletmedikçe, bize verdiği bilgi ve yetenek kaynağı ruh sayesinde bize şah damarımızdan yakın olan Allah’ı özümüzde değil de uzaklarda arıyoruz. Ondan uzaklaştıkça iflah olmuyoruz. 

Hak aşığı bir erenin dediği gibi (İlim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsin bu nice okumaktır) Önce kendimizden başlayalım, insanın kainatın bir numunesi olduğunu, kainatta olan her şeyin insanda da olduğunu, idrak edelim, kendimizle yüzleşelim.

Kendimize, ailemize, milletimize, insanlığa yararlı bir insan olmak, görev ve sorumluluklarımızı insan olarak temel hak ve özgürlüklerimizin bilincine varmak, bütün canlıların kainatta bir zincirin halkaları olduğunu kavrayarak, tahrip edici değil yapıcı, ayrıştırıcı değil birleştirici olmaya gayret edelim. Sürç-ü lisan olduysa affola…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi