KÖMÜR KARASI TOKA
Kapı çalar;
içeriden küçük bir çocuğun sesi duyulur;
"Anne babam mı gelmiş, istediğim o çikolatadan da almış mı?"
"Aaa anne bu üstü başı kapkara amca da kim?"
"Anne sen neden ağlıyorsun?"
"Anne bu amcanın elleri yüzleri neden siyah ki?"
Annesi kızını çekiştirerek acele ile evden çıkarak, üst kattaki komşusunun kapısını çalar.
Kapıyı orta yaşlarında bir kadın açar.
Kapıyı açan kadın;
"Elif kızım hayırdır senin bu halin nedir?"
Telaşlı ve gözü yaşlı olan Elif;
"Hasene abla madende patlama olmuş benim gitmem gerek."
"Kızım sana emanet eşim ile babam madende göçük altında kalmış."
"Aşşağıda madende babamın arkadaşı bekliyor onunla gideceğim bir haber alır almaz seni ararım."
Çocuk konuşmaları dinleyip,
olanlara bir anlam vermeye çalışırken gitmek üzere olan annesinin eteğini tutarak, "Anne gitme" diye ağlamaya başlar..!
Annesi;
"Kızım ağlama gelicem birazdan sen Hasene teyzende uslu otur." der ve apar topar koşar adimlar ile ayağında terlikler yola koyulur.
Olay yeri mahşer yeri gibi kalabalıktır.Her yer arama kurtarma ekibi ambulanslar ile dolu iken bir ses duyulur;
"Çıktı yol açın!"
Bir çok kalabalıkların arasını bölen ambulans görevlileri sedye ile göçükten çıkarılan maden işçisini ambulansa yetiştirme derdindeyken birileri ismini haykırır çıkarılan işçinin.
Kalabalığın içinden çıkarılan işçinin yanına koşan Elif yanında annesi ve kardeşi ile birlikte babasını eşini sorar adama.
Adam;
"Büyük bir patlama oldu.Göz gözü görmüyordu. Her yer toz duman biz çıkışa yakındık onlar öte taraftalar abla haber henüz alamadık."
Her sedye ile göçükten bir işçi çıkışında birileri endişe, umut ve gözyaşı ile ambulansın etrafını dolduruyordu.
Birilerinin babası, birilerinin oğlu, birilerinin kardeşi, birilerinin evladı, birilerinin arkadaşı vardı o göçük altında..!
Umut vardı ama sonsuz bir umut değildi bu. Gözyaşlarının sel olduğu meydanda herkes endişe ile mucizeleri umut ediyordu.
Yine bir işçi daha çıktı göçük altından endişe ve umut ile bekliyenler ambulansın etrafına yöneldi.
Çıkan Elif'in babasıydı.Ağır yaralanmıştı ve konuşamıyordu.
Herkes ağlıyordu.Ama bir taraftan da yürekleri umut ile doğmuştu
Ardı sıra biri daha çıktı.
Maalesef ölmüştü.
Avucu kapalı sımsıkı bir şey tutuyordu.
"Çıktı Arif Atabey "diye ses duyuldu.
Elif ve ailesi koşarak bu sefer öbür sedyeye yöneldi.
Bir umut ile koştu.
Elif kömür karası ellerini tuttu Arif'in...
Her zaman sımsıcak olan elleri buz tutmuştu.
Avucunda kızının tokası.
Söz bitmişti.
Gerisi feryad figan kömür karası bir acı.
Biri babasını biri hayat arkadaşını, birileri evladını birileri kardeşini umudun bittiği zifiri bir gecede kaybetmiş, geriye umutlar kömür karası kocaman bir acı kalmıştı.