DENEME
Giriş Tarihi : 17-12-2022 15:50

Kendi Yolculuğun

Yazan: Firuze Ünal Yavuz -KENDİ YOLCULUĞUN

Kendi Yolculuğun

KENDİ YOLCULUĞUN

Hangi yıl, hangi ay , hangi gündür bilinmez ama  eminim ki her insanın kendini keşfetmekte olduğu illa ki bir günün yolculuğu vardır…

“Bir günü bir ömre sığdırmazsınız da,
Bir ömrü bir güne sığdırdığımız."
Bu keşif, daha dünyaya geldiğimiz andan itibaren başlar. Ağlamayı, gülmeyi, açlığı, tokluğu, bir bebeğin annesini emerken kafasını hafif kaldırıp annesi ile göz göze geldiğinde sevgi selini, anne kucağındaki sıcaklığı, güveni keşfeder huzurun rahatlığı uykusunda dahi…

Dördüncü ayda destekli oturmayı, altıncı ayda ek gıdaları, yeni yeni yiyecekler ile tanışmayı, agucuklu sözler öğrenmeyi, ikinci yaşında konuşmayı kavramayı, üçüncü yaşında cinsiyetini, dördüncü yaşında kıskanmayı, öğrendiği kadar eğitim almayı da…

Dört yaş tam bir kayıt yaşıdır, düşünün ki bir mermerin üzerine bir yazı yazarsınız, hiç silinmeyen kazınan yazı misali, bilgi, özveri özgüven, özenmek, ilgi, alakâ hal ve hareketler ön teker nereye giderse, arka teker de oraya gider. 
Uzar gider böyle süreç. 

Zaman öyle akar ki... Bilgi haznemiz, her şeyi almaya o kadar müsaittir ki! Hep fazlasını ister, hem sizi hem de bilginizi tamamlayacak kişileri keşfetmeye başlarsınız.

Bu denli arayışta olanlar bilginin bir zırh olduğunu, donanım olduğunu idrak edenlerdir. Çocuğunuza uyumadan önce kitap okumanın faydaları da diyebiliriz…
Her kişinin bir hasleti vardır, kişinin yaradılışından gelen özelliği, yaradılışı, huyu…
Neyi huy edindiğimize bakmak lazım…
Bir tüccar misali;  
ne alır, ne satarsın?
İşte, ilk meyvesini aldığımız ağaç misali, hep o ilkler gelir aklımıza, tabii ki bir de bunun coğrafya dediğimiz kadar yanı vardır! 

Herkes gibi, bazı imkanlara sahip olmayan yaşayış biçimi, tarz dediğimiz. 
Kader değildi artık!
Günümüz çağı o kadar yol katetmişti ki iletişim, bilgi, en ücra köşelere kadar uzanmıştı artık. Kişi kendi kaderini tayin edebilir. Allah’ın vermiş olduğu aklı, fikri en iyi şekilde kullanabilirdi. 

Ailesine, kendisine, çevresine, vatanına, milletine faydalı olmak bilginin, bilgeliğin zırhını öğretebilirdi…
Ve…
Cehaletin prangalarını kırmak, iyi bir eğitim ve öğretimden geçtiğini anlamak kadar anlatmakta muazzam bir bilgelik değil miydi?
Öğrendikçe, kişi cehaletin bataklığını keşfettiğinde, bir tiksinti hissiyle kaçar oradan…

Kendisine neyin iyi geldiğini anlamıştır. 
Donanımlı kişi inanın, hiçbir cehalet ile muhatap olmaz, münakaşaya dahi girmez. Çünkü o bir bataklıktır ve çekmeye başlar…
Şimdi dediğiniz o gün, en büyük keşif!
Hayatınızın çemberinden merkezinden ayıklamaya başlarsınız, rehberinizden, size şimdiye kadar fazlalık olmuş, başarınızı hep sekteye uğratmış olan ne varsa…

Hem teorik, hem de kişisel olarak kime neye nasıl el uzatmamız, kimlerle yol almanız, zamanınızın nedenli kıymetli olduğunu…
Yaşantınızın birkaç kişiyle tabi olmadığınızı, toplumda yerin olması için kendi seçtiğin ya da seçeceğin bir toplumun var olduğunu anladığında…
İnanın en çok keşif, kişinin kendinde başlayanıdır…
Sen kendini sorguladığında, kendin olmaya hazırsın …

Hoş geldin kendine!
Kendini ne kadar tanıyorsun?
Kendi yolculuğun…


  
         

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi