GÜN DOĞARKEN
Gün, doğum sancısı çeker gibi geceyi yırttığında, güneş ışınları penceremden içeri süzülmeye başlar tan yeri sessizce ağarırken.
İşte yeni bir gün başlıyor.
Ne nazımız ne sözümüz geçiyor evrene…
Evin çınlayan duvarları geçmişi haykırıyor. Haydi gel de duyma bakalım. Yürek kabartan özlemin saati, Tanrı’ya vuslatın zamanı mı var.
Eksilse de gücüm, hasretler sarsa da yüreğimi, bu sabah da nefes alıyorum. Yaşama sarılmak için nedenleri de sıralayabiliyorum.
Penceredeki sardunya, bahçedeki ağaç, ötüşen kuşlar, yoldan geçen bir çocuk, çalan telefon ve “Annem!” diyen ses hayatın ritmini ve sesini bağışlıyor yüreğime.
Yüce Rabbimden gelen her mihnete “Eyvallah!” deyip katlandım.
Sevdim, sevildim, ağladım, güldüm ve acı kavurduğunda yüreğimi öldüm dedim, dedim de sabrettim…
Her ses, her nefes ve her can; yaşamak için bir umut…
Ey can! Bakıp da görmek lazım…
Yeter ki, gün ışığı eksilmesin penceremizden...
Editör: Serhan Poyraz