ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 06-05-2023 19:41   Güncelleme : 06-05-2023 19:56

Garip Bir Rastlantı -5 / Nihat Toğlu

Yazan: Nihat Toğlu -GARİP BİR RASTLANTI/5

Garip Bir Rastlantı -5 / Nihat Toğlu

GARİP BİR RASTLANTI/5

Yusuf'un talihsiz anne serüvenine başlamadan önce, küçük bir not düşmeliyim ki daha iyi anlaşılsın.

Yusuf'un ruhu, duyguları, kalbi demini bulamadığı için kıvamsal olarak bir dengeye ulaşamamıştır.

Ölçüsüzlük onun bütün hayatına tezahür eder, gerek ticari, gerek dostluk, gerek fedakarlık, gerek sevgi ve benzeri bütün alanlarda daima anormal bir varlık gösterir.

Her şeyde aşırılık hasıl olur Yusuf'ta.
Duygusal dengesizlik müthiş bir şekilde gösterir  kendini.

Yoksulların hayalleri çok zengin olur, hayatta yaşayamadıklarını hayalde yaşarlar.
Duygusal boşluğu olan insanların zemini kaygan olur, nerede ne zaman nasıl tepki verecekleri, nasıl düşecekleri hiç belli olmaz. Haliyle böylesi insanların yüreği geniş, acıları bol, gözleri hüzünlü olur.

Sevgiyle bakarlar, kadir kıymet bilirler, sevilmeden severler ve hep yanarlar.
Sevgilerinde aşırılığı çok doğal hatta gerekli görürler. Değer verdikleri insanlara anlam yüklemede de aynı şekilde aşırılık söz konusudur.

Bu anlamda Yusuf ve Yusuf gibiler tehlikelidir. Çünkü yüklediği anlamı, verdiği değeri, adadığı sevgiyi görmek isterler. Fakat şunu ifade etmek gerekiyor ki; verdikleri değeri, yükledikleri anlamı ve adadıkları sevgilerinde aşırı olduklarını bilmiyorlar. Duygusal ve ruhsal açlık sebebiyle adeta bir sarhoşluk hali içinde olurlar.

Anlama ve anlaşılma konusunda diğer insanlara göre zayıf kalıyorlar. Çünkü onlar ektiklerini biçmek istiyorlar ve büyük emekler harcıyorlar. Hayata bu minvalden bakıp değerlendiriyorlar

İşte tam da burada, farkında olmayarak sürdürdüğü arayış sonucunda Yusuf'u derinden etkileyen ve yaralayan bir olay başına gelir.
Bir gün bir roman alır okur. Fakat yazarın ikinci romanıdır. İlk romanını haz etmemiştir. İkinci romanı ısrarla tavsiye ederler ve  Yusuf da bu tavsiyeye gönülsüz olarak uyar. Romanı alıp okur, okuduktan sonra ruhunda büyük bir sevinç olur. Tarifsiz bir duygu yaşar ve "Bu yazar artık benim manevi annemdir." der.

Sonrasında yazarın bütün kitaplarını alır ve beğeniyle okur. Yazardan habersiz yazarı kendine anne ilan etmiştir. Onunla iletişime geçmeyi çok ister fakat asla böyle bir şeye kalkışmaz. Kendi içinde annem dediği yazarı büyütür, anlamlar yükler, kutsar. Müthiş bir saygı duyar, adeta kırmızı çizgisi haline gelir...

Yusuf yüreğinde anne olarak ilan ettiği yazarı çok sever. Kitaplarını ısrarla çevresine tavsiye eder ve bir çok insana bu kitapları okutur.
Yazarın düşünceleri Yusuf'un yüreğini, zihnini okşar, bilinç ve farkındalık kazandırır.

Yaklaşık iki yıl sonra yazarla yani manevi annesiyle tanışma şerefine nail olur.
Yusuf'un çevresi bazı etkinliklerde bulunurdu.
Bu etkinliklerden biride konferans vermesi için yazarları davet etkinliği idi.

Yusuf'a tavsiye ettiği bir yazar olup olmadığı sorulur. Yusuf üç yazar ismi verir. Bu üç yazardan biride manevi annesidir.
İlk defa bayan bir yazar konferans vermesi için davet edilir.

Bir şekilde irtibata geçilip bayan yazarla iletişim kurulur ve yazar davet edilir. Hazırlıklar yapılır, salon tutulur fakat garip bir şey olur. Konferans bayanlara özel gerçekleşir...

Yusuf'un manevi annesi Yusuf'un şehrindedir ama Yusuf onunla tanışma cesareti gösterememiş, korkmuştur.

Çünkü Yusuf bir çok yazarın kitaplarını okumuş ve saygı duymuştur. Ancak daha sonra yazarları tanıyınca hayalkırıklığı yaşamış, "Bu muydu içimde saygı duyup büyüttüğüm yazar?" demişti. Kitaptakine hiç benzemiyor, yazdıkları ve yaşadıkları arasında bir benzerlik bile bulamıyordu.

O sebeple yazarları tanımak istememiştir.
İşte manevi annesiyle de bu sebeple tanışmaktan çekinmiştir.

Manevi annesiyle görüşmeyi düşünmeyen Yusuf, annesine çok özel bir hediye almayı da ihmal etmemiştir. Kendi bulunduğu şehirine özgü bir hediye, bakırdan bir duvar saati yaptırır ve saatin üzerine, "Yusuf'tan annesine hatıra." diye yazdırıp güzelce paketleyip bir arkadaşıyla gönderir, manevi annesinin misafir olarak kaldığı eve.

Hediye gider bulur sahibesini. Büyük bir oda da kalabalık bir ortam içinde hediye kendisine takdim edilir. Yazar hanım hediye paketini açar. Yazılan yazıyı görünce o kalabalık ortama rağmen donup kalır, gözleri yaşarır. Rivayetlere göre dakikalarca öylece kalakalır. Ta ki yardımcısı "Hocam ne yapıyorsunuz?" diye uyarana kadar..

Yazar hanım "Yusuf'u bana getirin, onunla tanışmak istiyorum." diye rica eder misafir olduğu ev sakinlerine...

İşte ne olduysa burada olur. Burada Yusuf derin acıların başlangıcı olduğunu bilmediği mutlulukla tanışır...

Bir gün sonrası, akşama doğru Yusuf'un arkadaşı gelir ve bayan yazarın selamını Yusuf'a iletir. Onunla tanışmak istediğini, mutlaka gelmesini rica eden haberini getirir.

Yusuf'ta garip bir hüzün hasıl olur. Mutluluktan yana, sevinçten yana hiç bir hissiyat duymaz, sanki duygusuz, ruhsuz bir insan oluvermiş gibi olur...

Garip fakat kararlı bir şekilde bu ricayı direkt reddeder ve asla gelmeyeceğini beyan eder. Fakat arkadaşı bunun doğru olmadığını, yazarın onu beklediğini, mutlaka onunla tanışmak istediğini ısrar eden ifadesi, Yusuf'u hiç mi hiç etkilemez ve gitmemek de son derece kararlı davranır.

Yaklaşık üç saat Yusuf'un arkadaşı Yusuf'u ikna etmek için yoğun çabalar sarfeder. Fakat Yusuf'un kararında değişen hiç bir şey olmaz. Sanki Yusuf'un kanı çekilmiştir, tamamen kansız davranmaktadır.

Aslında Yusuf manevi annesiyle tanışmak için can atmaktadir ama içinde taşıdığı korkular onun bu arzusunu  engellemektedir..

Anlam yüklediği, sevip saygı duyduğu bu insan kitaplarındaki kişi gibi çıkmazsa büyük hayalkırıklığı yaşayacağını biliyor, bundan dolayı tanışmak istemiyordu..

Nihayetinde Yusuf bir karar verir ve gerçek neyse yüzleşmek gerekir diye düşünerek gitmeye razı eder kendini...

Ev sahibi ve arkadaşıyla birlikte ayrı bir odada otururlar. Ev sahibi Yusuf'a "Sen ne yaptın?" diye sorar. Yusuf birden afallar ve "Ne yapmışım?" diye soruya soruyla karşılık verir.
"Sen aldığın saatin üzerine yazdırdığın yazıyla hocamızı toplum içinde gözyaşlarına boğdun." der.
Yusuf'da bir gariplik oluşur ve anlam veremez.
Arkadaşı devam ederek "Hocamızın hiç çocuğu yok ki..." der.
"Nasıl yok, olamaz, ben kitaplarında özgeçmişini okumuştum, evli üç çocuk annesi diye aklımda kalmış"
Olayın iç yüzünü daha iyi anlar Yusuf fakat artık çok geçtir...

Yaklaşık yarım saat sonra odanın kapısı tıklanır ve içeriye anne hanım girer.
Tepeden tırnağa örtülü, gözlerinde gözlük, iri yapılı, heybetli, mahcup ve utangaç yüz ifadesiyle bir selam verir.

Yusuf büyük bir heyecanla, kalbi yerinden çıkacakmışçasına ani bir refleksle ayağa kalkar, gözlerinde büyük bir sevinç ve aynı utangaç ve mahçubiyetle selamına karşılık verir...

Otururlar ve anne hanım, titrek bir sesle hediyeden dolayı teşekkürlerini bizzat yüzüne söyler Yusuf'un.

Ancak konuşurken garip bir afallama, dili sürçer, bir kekeme gibi ne diyeceğini bilmiyormuşçasına konuşur. Anlaşılan o ki anne hanım hediyenin yarattığı etkiden kurtulamamış ve bu etki konuşmasına bile yansımıştır.

Yusuf onu rahatlatmak için konuşmaya başlar ve abartılacak bir durumun olmadığını ve onu manevi anne ilan etmesinin serüvenini bir güzel anlatır. Hatta tanışıp tanışmama konusundaki tereddütlerini de ifade eder.
Manevi anne onu çok haklı bulur, "Umarım anne olarak seçtiğin bu kişi, (kendisini kasdederek)sizi hayalkırıklığına uğratmaz." der.

Çantasından imzalı ve ve üzerine bir not düşülmüş bir kitap çıkarır ve Yusuf'a hediye eder. "Sizin hediyenizin yanında çok küçük bir hediye ama hiç beklemediğim bir durumla karşılaştım. Bu şehirin bana en büyük armağanı, beni derinden etkileyen ve asla unutamayacağım olayı sizin hediyenizdir." der.
Yusuf biraz alınmıştır. Çünkü hediyenin niteliği, kimden geldiğinden ziyade önem arzeden tek şey o yazıdır. "Yusuf'tan annesine armağandır." Yusuf ilk hayalkırıklığını ve garip hüznünü yaşamıştır ama önemsememiştir.

***

GARİP BİR RASTLANTI /1 OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

GARİP BİR RASTLANTI /2 OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

GARİP BİR RASTLANTI /3 OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

GARİP BİR RASTLANTI /4 OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Editör: Ümmügülsüm Hasyıldırım 

 

 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi