ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 29-04-2023 12:49   Güncelleme : 29-04-2023 12:59

Garip Bir Rastlantı /3

Yazan: Nihat Toğlu -GARİP BİR RASTLANTI /3

Garip Bir Rastlantı /3

GARİP BİR RASTLANTI /3

Kendinden neden kaçar insan?
Eminim ki bir çok nedeni vardır. En büyük neden yaşamayı başaramamak, herkes gibi normal bir insan olamamak, marjinal bir hale büründürülmek. Bu tür algılara sahip olan bir insan kendisiyle barışık olamaz, iğrenir kendinden, kaçar, uzaklaşır, en derin karanlıklara gömülmek ister, bilinmemek, tanınmamak, duyulmamak, hatta yok olmak gibi büyük arzuları canlılığını korur...

Yusuf'un bu talihsizliği kendisini asosyal bir yaşamın kucağına düşürür. Oysa Yusuf'un en büyük arzularından biri yaşamla, kendisiyle, çevresiyle barışık sosyal bir kişi olmaya yöneliktir.

Fakat ne zaman bir ortamda konuşsa sesi duyulmaz ya da hiç dikkate alınmaz, kendisinin dinlenilmediğini görünce konuşmasını keser.

Ciddi algılama problemleri yaşar, anlama noktasında hayli zorluk çeker, bazen bir şeyi anlaması için iki, üç hatta dört sefer tekrarlanır kendisine, nihayetinde örneklendirilir.
Bu halin asosyal kişiliğinden kaynaklandığını söyleyebiliriz çünkü sağlıklı bir çocuk olarak toplum içine girememiş, hep yalnız ve suskun kalmıştır.

Konuşamayan, dinlenilmeyen bir insanın insanlara karşı mesafeli olması gayet doğal. Zira insan önemsendiği yerde olmak ister velev ki bir çocuk olsa bile...

Kahrolası karanlık, bir kabus gibi çökmüştür Yusuf'un üstüne, öyle kaplamıştır ki onu yalnızlıktan canı çıkmış gibi olur.
Yusuf bu halet-i ruhiye ile büyür, eğilimleri kendine has, yalnızlığına uygun gelişir.

Hayatta bir çok başarıya imza atar fakat başarıları yeterince takdir toplamadığı için mutluluğu hep sönük bir ışık gibi yarım kalır. Tabiri caiz ise hevesi hep kursağında takılıp kalmıştır.

Sevilmeyi tatmayan, değer görmeyen bir kişilik olarak Yusuf, belki de bu boşluğunu severek ve değer vererek doldurmaya çalışıyordur. Bu bir ihtimal, bir varsayım. Çünkü insanlara olan ilgisi sıradışı, sevgisi canhıraş, fedakarlığı sınırsız denilecek kadar fazla ve vefası ise daha derin işliyordur.

İkinci bir varsayıma baktığımızda bu sıradışı eğilimleri belki de bir var olma ispatı, kendini kanıtlama, insanların nezdinde işte ben de varım çağrısıdır. 

Üçüncü bir varsayım ise değer görmek, sevilmek, sayılmak gibi psikolojik derinliklere dayanıyor olabilir.

Şu kesindir ki Yusuf bu eğilimleri gerçekleştirirken asla istediği mutluluğu yakalayamamıştır. İnsanlara karşı devasa fedakarlıklar gerçekleştirmiş içsel bir huzur yaşamış olsa da gördüğü nankörlükler karşısında hep derin hayal kırıklığına uğramıştır.

İnsanlara benzemek ve onlar gibi olabilmek için onların yaptığını yapma eğilimi gösterir.
Yusuf bir var olma eğilimi olarak sigarayla bile tanışır...

Yusuf bir yanda var olmanın mücadelesini verirken diğer yanda ise art arda başarılara imza atar.
Daha önce kendisinin hiç okula gitmediğini ifade etmiştik.

Yaşıtları ilkokul mezunu olup ortaokula başlamışlardı, fakat Yusuf hâlâ okumayı yazmayı bilmeyen bir çocuktu. Garip bir durum var burada; Yusuf yaşamış olduğu bir talihsizlikten dolayı yalnızlığına şahit olmuştu, ardından gelişen duygusal, ruhsal yoksunluklar ne hikmet ise Yusuf'un yoksunlukları bunlarla sınırlı kalmıyordu. Okula gidememe yoksunluğu da eklenir yoksunluğuna.
Yusuf garip olmasına rağmen garipliklerine sıra dışı özellikler ekler.

Bir hafta evet sadece bir hafta okuma yazma dersi alır bir tanıdığından, yaş 12, kalem, defter, silgi, kalem traş, vs. alır, müthiş bir heyecan kaplar onu, adeta altı yaşındaki bir çocuğun okul heyecanı gibi heyecanlar yaşar.

Okuma yazma eğilimi Yusuf'ta yeni değildir, yaşıtlarının okula başlamasıyla başlar. Yani beş yıl gibi bir arzu birikmişti içinde.
Yusuf'un bazen talihi de gülerdi; derse başlayana kadar sayı ve harfleri hepsini öğrenmişti bir başına, yalnız bir kaç harf hariç.
Beş yıllık hasretini bir haftaya sığdırdı, daha doğrusu sığdırmak zorunda kaldı. Çünkü ders veren kişi onu yarı yolda bırakmıştı.

Bir haftalık ders ile attığı temel üzerine yükselerek kendi kendini hızla geliştirmeyi başarmıştır. Bu başarı o kadar hızlı ilerlemiştir ki lise mezunu öğrencilerle okuma yarışmasına girip birinci olmayı dâhi başarmıştır. Hız kesmeyen bir serüven ile okumaya devam eder...

Bununla yetinmeyip yakın çevresinde bulunan okuma yazması olmayan bir çok kişiye dersler verir ve öğrenimlerini sağlar.
Aynı şekilde benzer bir başarıyı da Kur'an öğreniminde elde etmiştir.

Fakat garip olan bir durum var ki nedense yüreğinde istenilen mutluluğa erişemez.
Hatta bu başarıları kendisinde adeta kökleşir, henüz gencecik yaşında olmasına rağmen öğretmenlerle, üniversite mezunlarıyla, üniversiteye hazırlanan öğrencilerle yoğun fikir alışverişinde bulunur ve onlara dersler dâhi verir. Ama mutlu değildir Yusuf...

***

GARİP BİR RASTLANTI /1 OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

GARİP BİR RASTLANTI /2 OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Editör: Nezihat Keret 

 

 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi