ANI
Giriş Tarihi : 31-01-2023 12:44

Fotoğraf/çılık

Yazan: Hakkı Yıldıran -FOTOĞRAF/ÇILIK

Fotoğraf/çılık

FOTOĞRAF/ÇILIK

Gece yarısı işten eve geldim, oturuyordum. Bir ara, iki üç gündür açmadığım posta kutusu geldi aklıma. Gittim, açtım, baktım. Tıka basa reklamlarla doluydu. Reklamların arasında bir de zarf vardı. Küçük kızım okulda fotoğraf çekinmiş. Oymuş o zarf. Zarfın üstünde foto Sulzer yazıyordu. Kızım Dilara çoktandır soruyordu. “Daha fotoğraflarım gelmedi mi?” diye. Gelmiş. 

Kızım kızacak ama, merak ettim, açtım, baktım. Bütün sınıfın toplu fotoğrafının yanı sıra, kızıma ait bir sürü fotoğraf…Bu durum, buradaki okullarda her yıl aynı bu şekilde devam ediyor.  Buradaki  fotoğrafçılar mı akıllı desem, yoksa fotoğrafçılığın devamı için, bunu bilinçli mi yapıyorlar…? Bilemedim.  Her yıl okullarda fotoğraf çekinme günü oluyor. O gün okula giden çocuklar, süslenip, püslenip de öyle gidiyorlar. 

Benim çocukların gittikleri okulun üçbin civarında öğrencisi var.  
Foto Sulzer buradan yaklaşık olarak yıllık yüz bin Euro’luk fotoğraf çekiyor. Foto Sulzer muhtemelen başka okullara da gidiyordur, fotoğraf çekmeye. Buradan bakınca Sulzer'in yıllık kazancını benim küçük beynim hesaplamaya tâkât getiremiyor. Üstelik, yıl içinde dükkanına gidip, orada fotoğraf çekilenler ne kadar kim bilir?

Aklıma bizim ilçenin fotoğrafçıları geldi, şimdi. Nasıl gelmesin ki…
Sulzer nere, bizimkiler nere…?

Ziraat bankasının önündeki 
Çavdır/Burdur yolunun başında, sağ taraftaki dükkanlardan ya ikincisi yada üçüncüsü…Dükkanın giriş kapısının üstünde “Foto Çeltik” yazıyordu. Fotoğraf dükkanının önündeki toprak zeminde üç ayaklı, körüklü bir fotoğraf makinası dururdu öyle…Makinanın körüğü, ihtiyar adamların o yıllarda giydiği ütüsüz, pantolon paçası gibiydi. Yanıbaşında duran tahtadan iskemle, körüklü fotoğraf makinasının yoldaşıdır, bütün gün. 

Körüklü fotoğraf makinasında fotoğraf çekindiğimi hiç hatırlamıyorum. Fakat; foto Çeltiğin, körüklü fotoğraf makinasının önündeki iskemlede oturan bir adamı şöyle hatif yana doğru oturttuktan sonra, “hıh böyle iyi” deyip karşı taraftaki körüğün içine kafasını iyice sokarak, makinadan sarkan  bir iki karıç uzunluğundaki bas-çek butonuna bastığını, bu şekilde fotoğraf çektiğini iyi hatırlıyorum, foto Çeltik'in.

O yıllarda küçük bir yerleşim yeri olmasına rağmen Gölhisar’da bâyâ bir fotoğrafçı dükkanı vardı. 

Bunlardan hatırladıklarım: 
Foto Çeltik, foto Fuat, foto Sunar, foto Karnak, foto Filiz, foto Mithat. 

Bu saydığım fotoğrafçı dükkanlarının çalışır halleri, aynı zamana denk gelmese de, kimisi ustadan çırağa kimisi abiden kardeşe devir, ya da diğer kardeşin başka bir dükkan açmasıyla, birbirine yakın zaman diliminin içinde faaliyettelerdi. 

Fotoğrafçı dükkanlarının ön camlarını, çekilen güzel fotoğraflar süslerdi.  Dükkan camının arkasındaki vitrinde öyle... Hepsi siyah beyaz fotoğraflar.  Uzun saçlı, kürek yakalı,  İspanyol paçalı delikanlı fotoğrafları…

Fotoğraf çekinmeyi çok severdim. 

Bir gün foto Fuat’ın vitrininde kendi fotoğrafımı görünce, çok sevinmiştim. 

Foto Sunar'ın kendi stüdyosunda, fotoğraf filimleri üzerinde kara kalemle çalışmalarına çok şahit olmuşluğum da vardı.

Foto ….'a sevgilimle gizliden gidip çekindiğim fotoğraflarımı ise hiç unutamam. 

Bir zamanlar Alamancılar izine fotoğraf makinası getirirler, ileride anılarını hatırlamak için bol bol fotoğraf çekinirlerdi. 

Sonraları, fotoğraf makinalarının yerini video kameraları aldı. Şimdilerde akıllı telefonlar her iki işi de görür oldu. Ancak, elimize aldığımız fotoğrafın yerini hiç birisi tutmuyordu... 

Olan; Foto Çeltik’e, foto Fuat’a foto Sunar’a ve diğer fotoğrafçılara oldu. 

Fotoğrafçılarımız okullarda, yurtdışındaki gibi bir çalışma yapmış olsalardı, bu meslek, fotoğrafçılarımızı inanın zengin ederdi.

Fotoğrafçılarımız zengin olmadı. 

Bu meslek akıllı telefonların etkisiyle yok olmaya yüz tuttu ya da en azından fotoğrafçı sayısı  çok azaldı. Fotoğrafçılar adına üzülüyorum tabii…

Sadece düğünlerde çektikleri fotoğraf ve videolar, ara sıra vesilalıklar, onları kurtarır mı? Bilmiyorum.

İyi ki yıllar önce çekindiğim yüzlerce fotoğrafım hâlâ albümlerimi süslüyor. Ara sıra açıp bakıyor, o günleri tekrar yâd ediyorum.  

Telefonlarla çekilen fotoğraflar kalıcı olmuyor. Ya bastırmıyoruz, ya da… Telefonların yenisi çıkınca, eski telefonda kalan fotoğraflar ve anılar unutulup gidiyor.  

Telefondan fotoğraf çekmek o kadar sıradan oldu ki; çek, düzelt, sil, at. Bir daha, bir daha. 

Oysa; fotoğrafçıda çekindiğimiz fotoğrafları alacağımız günü, sabırsızlıkla ne kadar beklerdik, değil mi?

Acil bitmesini istediğimiz fotoğraflar mat, diğerleri parlak ve güzel olurdu, hatırladığım. 

Yaşlı büyüklerimizden öyle fotoğraflar vardı ki; öldüklerinde ilk işimiz o fotoğrafları büyüttürmek olurdu. Büyüttürüp, çerçevelettirdiğimiz bu fotoğrafları evin baş köşesine asar, üstüne de oyalı bir bezle örterdik. 

Ben onu, bunu bilmem…Fotoğraf dediğin, ille de kart şeklinde basılı olacak. Albümleri süsleyecek. Ara sıra karıştırıp baktığında bir film şeridi gibi gözünün önüne gelecek o günleri özlemle anacaksın.

 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi