ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 11-05-2023 17:02

Evlilik Fotoğrafı / Ezgi Yaz

Yazan: Ezgi Yaz -EVLİLİK FOTOĞRAFI

Evlilik Fotoğrafı / Ezgi Yaz

EVLİLİK FOTOĞRAFI

İnsanlar birer birer evlerine gelmeye başlıyordu. O da gelecekti. Hatta birazdan kapı çalacak ve onu görecekti. Ah bir bilseydi. Bütün bu hazırlıklar esasen onun içindi. İnanıyordu. Bir gün kıymetini fark edecek ve geri dönecekti.

Bu yüzden bir kez daha evini iyice pakladı. Çocuklarının karnını doyurdu. Öyle ya ikisinindi çocuklar. Onları birbirine bağlayan nikâhlarının yanı sıra çocukları vardı. Otuz iki yıllık evlilikleri çınar gibiydi. Yıkılmazdı. Gerçi, on yıldır ayrı evlerde yaşıyorlardı. Eh, kocası da insandı. Hata yapabilirdi.

Bir gün geri gelecekti. O da bekleyecekti. İlk aşkıydı onun... Onca hakarete, aşağılamaya, sevmiyorum, seni istemiyorum sözlerine inanmıyordu. Bir gün pişman olacaktı... Gelecekti. Her şey eskisi gibi olacaktı. Koskoca kızları birazdan ilk adımını atacaktı evliliğe. İkisinin kızlarıydı. Belki de kocası kendisine nasılsın dahi demeyecekti. Varsın, olsun. Yanındaki varlığı kâfiydi.

Yıllarca dört dörtlük bir kadın olmuştu. Evi hep pırıl pırıldı. Hamarattı da. Bir saatte baklavalar açar, börekler yapar, sofrasını donatırdı. Çocukları yirmili yaşlarının ortalarındayken bile ayaklarına götürürdü sularını. Ayrıca, çok iyi bir anneydi. Kol kanat germişti çocuklarına... Çok da iyi bir eşti. Kendisine göre ondan daha fedakâr bir kadın yoktu... Eh öyle ya fırsat yaratıp giyimine bile dikkat etmezdi. Özel günlerinde bile ruj sürmeye vakit bulamazdı ev işlerinden. Hem bunların yanı sıra, yardıma ihtiyacı olanlara hiç düşünmeden koşar, onları da kanatlarının altına alırdı. Daha ne olsun!

Her ne olduysa, evliliklerinin yirmi ikinci yılında kocasıyla kavgaları, tartışmaları aldı başını götürdü. Çekti gitti kocası. Resmen ayrılmadılar.

Ancak, tek kelime bile etmemeye başladılar. Daha doğrusu kocası bunu tercih etti. Kadın, önce hakaretler etti. Sonra yalvardı yakardı. İçindeki sevgiyi binlerce mesajla dile getirdi. Yok, olmadı. “Seni istemiyorum, sevmiyorum, düş yakamdan sözlerinden başka bir cevap duyamadı. Yine de vazgeçmedi. Hatta beline kırmızı kuşak bağlayarak giydiği gelinliğiyle çektirdikleri evlilik fotoğraflarını her gün oturduğu odasına astı. Onu hem kendisi hem de gelen konu komşusu görüyordu. Ona göre, bu bile kendisinin ne denli vefakâr bir eş olduğunun timsaliydi.

Kızlarını istemeye gelecekleri o akşam kocası da uzun yıllar aradan sonra evlerine gelecekti. Bir şey yapmalıydı... Hâlâ onu ne kadar çok sevdiğini kocasının gözüne sokmalı, hatta bunu cümle âleme duyurmalıydı. Belki o da pişmandı, gurur yapıp geri dönemiyordu. Eh erkeklik gururu... Varsın, olsun.

Aklına birden o fotoğraf geldi. Kızlarının isteneceği salona, kocasının oturacağını tahmin ettiği koltuğun karşısındaki duvara bir çivi çaktı ve çok sevdiği evlilik fotoğraflarını astı. Henüz on sekizindeydi o zaman, fotoğrafın çekileceği o gün, kendisi bir sandalyeye oturmuş, kocası da sap gibi başına dikilmiş, sol elini karısının omzuna koymuştu.

Heyecanla dört dönerken salonda, kapı çaldı. O gelmişti. Başıyla selam verdi, yüzüne bile bakmadı karısının, doğruca salona geçti... Tam da tahmin ettiği yere oturdu. İçeride oturanlarla sohbete koyuldu kocası. Kadın da mecburen çalan kapılarını açmaya ve misafirlerini karşılamaya gitti. İçi içini yiyordu. Aksi gibi kulakları iyi işitemiyordu ki duysun olan biteni.

Hani her ortamın bir babacan tavırlı, hemen sohbet açan, sigara içmekten sesi çatallaşan erkekleri olur ya... Onların bir tanesinden orada da vardı ve o, evlilik fotoğraflarını gördü, bir anda “Ooo, Remzi, çocuklar yuvadan uçuyor, sen aynısın, hiç yaşlanmadın be köftehor, hepimizi gömersin” dedi neşe ile. Adam gözlerini aşağı doğru çevirdi, omuzları düştü birden, sonra derin bir iç geçirdi ve ciddi bir üslupla “Ben hâlâ bu kadınla olsaydım, çoktan ölmüştüm, verilmiş sadakam varmış,” dedi.

Kadın ise tüm bunlardan habersiz, umutla kocasının gururunu bir yana bırakıp kendisine dönmesini bekleyerek misafirlerini karşılamaya devam ediyordu.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi