BİR KİTAP: ÜÇ ÖYKÜ / GUSTAVE FLAUBERT
Gustave Flaubert (1821-1880) dünyanın en önde gelen romancılarından biridir. Yanlızca romanlarının biçimsel edimine verdiği önemlede fazlasıyla hak ettiği bu yeri, yazın tutkunlarının gözünde bir söylen-romancı niteliği kazandığı söylenir.
1857 yılında yazdığı bir mektupta "Benim öylesine düz, öylesine durgun zavallı yaşamımda her tümce bir serüvendir" demesi de bu özelliğini doğrular nitelikte. Böylece, örneğin sanatının en yüksek doruklarından sayılan Madame Bovary (1856) en az altı yıla yayılan zorlu bir çalışma sonucunda biter,
Salammbö (1862) yaklaşık beş yılını, Duygusal Eğtim (1869) yaklaşık altı yılını alır, bırakıp bırakıp yeniden döndüğü Bilinmezler'i bitirmeye de ömrü yetmez.
Ölümünden üç yıl önce yayımlanan son yapıtı Üç Öykü'ye (1877) gelince, bayağı kapsamlı bir hazırlık, oldukça ayrıntılı tarihsel araştırmalar gerektirmiş olmasına karşın, iki yıl gibi görece kısa bir sürede bitirilmesiyle dikkati çeker.
Gustave Flaubert: Güzel sanatların en büyük temsilcilerinden sanat sevgisi yaratıcılığın coşkusu, çalışma azmi, ayrıntı tasviri, insani mesajlar...
Bunların tümü insanlığın vazgeçilmezleridir.
Yaratıcılık esastır! Dünya uygarlığına yeni bir eser kazandırmak en önemli amaç olmalı, bu eserler; bir roman, bir tablo, veya bir müzik parçası olabilir, farketmez, önemli olan dolu dolu işe yarar bir hayattır.
"İnsan hayallerinin düşlerinin akıntısına kapılmadan iyi bir sanat eseri yaratabilirmi?"
(124 sayfa kısa diye ve merakımdan araya almıştım bir buçuk günde bitti.)
Kitap sayfalarına gömülmek dileğiyle mutlu gecelerde kitaplarla kalın.