KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 14-09-2022 18:18

Bir Kitap: Kumdan Yürek / Abdulrazak Gurnah

Yazan: Burcu Ekinci - BİR KİTAP: KUMDAN YÜREK / ABDULRAZAK GURNAH

Bir Kitap: Kumdan Yürek / Abdulrazak Gurnah

BİR KİTAP: KUMDAN YÜREK / ABDULRAZAK GURNAH

2021 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Afrikalı yazar Abdulrazak Gurnah. Zenzibar'da doğup, büyüyüp daha sonra Ingiltere'ye yerleşmiş ve Ingiliz Dili ve Edebiyatı Profesörü olmuştur. Zaten az sonra yorumunu okuyacağınız bu edebiyat şöleni olan kitabını İngilizce değil de kendi diliyle yazmış olsaydı sanırım kendisinden pek haberdar olamayacaktık!

Yazarın dili bana daha ilk başta Salman Rushdie'yi anımsattı. Tabii onunki kadar ağdalı bir  dili  olmasa da sonradan biyografisini okuyunca Hindistan edebiyatıyla da ilgili eleştiri yazıları yazdığını öğrendim. Hint Okyanusu'na kıyısı olan bir ülkenin insanı olduğundan da aralarındaki  benzerlik buradan geliyur olsa gerek, diye düşündüm.

Kumdan Yürek Zanzibar' da doğup büyüyen Salim'in başından geçenleri anlatmakta. Yazar bu noktada  kendi hayatını referans almış.  Ilk başta anne ve babasıyla mutlu bir yaşam süren Salim daha sonra birbirini çok sevmelerine rağmen anne ve babasının ayrılmasına ve sonraki yaşanan bütün trajedilere ne çocukken ne de büyüyünce cevap bulabilir. 

Küçük bir çocukken kahramanı ilan ettiği dayısı Amir sonradan Ingiltere' de büyükelçi  olunca Salim'i de yanına almak ister. Alır onu Ingiltere' ye götürür. Salim İngiltere'de yaşadıklarından sonra anlar ki hiçbir şey onun bildiği hiç kimse onun tanıdığı gibi değildir. Büyüyüp kocaman adam olduğunda bile kafasındaki sorulara cevap bulamamış bir çocukluk geçirmenin travması ile sürdürdüğü hayatına bir de İngiltere'de karşılaştığı insan onurunu ayaklar altına alan "ırkçılık" gerçekliği dahil olur. 

Dünya üzerindeki tüm milletlerin huzurunu bozmayı başarmış İngilizlerin o kokuşmuş sömürgecilik anlayışıyla her değeri her güzelliği kendi rahatları için heba ettiğini  ve buna rağmen Salim'in onlardan biri olmamak adına verdiği mücadeleyi oluyoruz bu kitapta. 

İngiltere'ye gitmeden önce annesi ile ayrılan babasıyla ilişkisinin pek iyi olmadığını okuduğumuz Salim'in yıllar sonra babasıyla yaptığı sohbette öğrendikleri onu olduğu kadar beni de şaşırttı. Yetmedi mahvetti. Yazarın kitap boyunca okurun merakını zirvede tutmayı başarmasına da konu olan sırların ortaya dökülüş anında ben gözyaşlarımı tutamadım.

Kitapta "babam anlatırken ağlıyordu" cümlesini olurken inanın ben de ağlıyordum.  

Salim karakteri üzerinden İngiltere ve Zanzibar ekseninde anlatılanların yani sıra beni Salim'in babası Masud, annesi Saida ve dedesi Muallim Yahya karakterleri de çok etkiledi.

Afrika da kadın ve erkek olmak!
Kendini erkek ve eril sistem için feda etmesi öğretilmiş kadınlar!

Makamın, gücün karşısında korkması ve sesini çıkaramadığı için utanması öğretilmiş erkekler!

Yazar tüm bunların yanı sıra Zanzibar'daki sosyolojik değişimleri de anlatıyor kitapta. İngiliz sömürgesi olarak hanedanlıkla yönetilen ülkenin 60'lı yıllarda Sovyet devrimcilerinin eline geçmesi ile değişen koşulları, adalet ve eşitlik vaadi ile iktidara  gelenlerin uygulamadaki tezatlıkları, arka plandaki  absürt olayları da gözler önune seriyor. Kapitalist bir dünyada bir kurtarıcı gibi görünen bu sistemin savunucularının  eleştirdiklerinden zerre farklarının olmaması benim "bu dünyada  solun sadece bir  ütopya olduğunu  düşünmem" ile alakalı iddiamı pekiştiriyor. 

Salim'in en büyük kahramanı olan dayısı Amir'i okudukça kaç kez Tanrı belanı versin! dediğimi hatırlamıyorum. Dalkavuk kelimesi insan olsa o Amir olurdu  Şerefsizlik insan olsa o kesinlikle Amir olurdu!  Sahip olduğu gücün kaprisine teslim olmuş bu insan müsveddesinin yaptıklarını okurken doğal olarak sakin kalamadım.

Velhasıl kitabı çok ama çok beğendim. Anlatılanlar her ne kadar Londra, her ne kadar Afrika adı altında anlatılsa da tam da bizim coğrafyamızda hepimizin muhatabı olduğu olaylar. Çok da uzağa gitmeye gerek yok aslında, bu kokmuş düzenin şamarı maalesef hepimizin yanağında!

Kalabildiğinız kadar sevgiyle kalın. 
Çav bella...

"Her şeyinin bittiğini sanıyorsun ama bitmiyor, uzun süre bitmiyor. Bedeninin hayatta kalmak için ne kadar az güce ihtiyacı olduğu anlamıyorsun, vücudun sana inat ölmeyi reddediyor."

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi