KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 08-01-2023 00:34

Bir Kitap: Fırtınayı Kucaklamak / Mustafa Kutlu

Yazan: Dilek Altundağ -BİR KİTAP: FIRTINAYI KUCAKLAMAK / MUSTAFA KUTLU

Bir Kitap: Fırtınayı Kucaklamak / Mustafa Kutlu

BİR KİTAP: FIRTINAYI KUCAKLAMAK / MUSTAFA KUTLU 

Fırtınayı Kucaklamak,  deneme türünde olup Mustafa Kutlu'nun kaleminden Dergâh Yayınları tarafından 1999 yılında yayımlanmıstır. 

Mustafa Kutlu'nun  "Fırtınayı Kucaklamak" eserinde kırk üç adet deneme bulunuyor.
Kutlu'nun bu kitabı günlük yaşama yönelik ele aldığı kısa kısa denemelerden, şiirlerden ve öğütlerden oluşuyor.

144 sayfadan oluşan kitabın kapak tasarımı  yazarın tüm kitaplarının serisiyle aynı dizayn edilmiş. Kutlu'nun külliyatı bu özel tasarımıyla raflarımızda adeta görsel şölen yapıyor.

Kitapta beğendiğim en beğendiğim bölüm:
“Gidiyorlar, ağıt yakalım arkalarından. Çünkü gitmek var, dönmek yok.

Bağırlarına basmışlar çocuklarını ve dişlerini sıka­rak. Yağmura, kara, dipçiklere ve saat kulelerine aldırmayarak. Tel örgüleri yarıp duvara tırmana­rak. Bozbulanık, coşkun bir nehrin kederli köpüğü gibi.

Aniden havalanan sığırcık sürüsü gibi… O kadar kalabalık ve kocamanlar ki kimse görmüyor onları. Bakıyorlar ama görmüyorlar. Ne televizyonlar ne uydular ne çocuk mamaları ne don ne gömlek. Onlar o çocuğun peşindeler, hani güzel fotoğraf. Denizin kustuğu cesetler ve defileler. Akıl yetirmeyin buna. Aklınıza tüküreyim nerde aklınız? Aklınız yok. Zaten siz de yoksunuz, ama paranız varmış.
Görmeye geldik.

O çocuğu oraya gömmeye geldik.
Diyeceğimizi dedik, bizi uğraştırmayın. Korku dağları bekliyor galiba, korkudan kurtulmak için, savaş kartalları sürekli o korkuyu bombalıyor. Ya gelirlerse diye gördüğünüz karabasanlar. Ve rüyalarınızı delik deşik eden tornavidalar. Onlar, o sırtında kırbaç şaklattığınız köleler, o kan, o asırlarca içtiğiniz kan. Boğulacağız, durdurun şu koşuyu. Durdurun yoksa dengemiz bozulacak, bir karadelik bizi yutacak. Boşuna, zulmün âbad olduğu nerde görülmüş? O koşu sonsuzluğa yönelmiş, bir gün yakanıza yapışacak. Fırtınayı kucaklayacak.
Uzaklardan, dağlardan, vadilerden gelen sesi dinleyin.

Dinleyin yankısı her yanı tutmuş.
Yaklaşıyor fukaranın ve onurun marşı.
Bombalara karşı durmaya geldik.
Zincirleri hepten kırmaya geldik.
O yüzsüz yüzünüzü görmeye geldik.
Asırların hesabını sormaya geldik,
Sormaya geldik!”

"Aşk ile sevgiyi hor kullandılar. Zavallılar. İkisi de deforme oldu, anlam kaybına uğradı, hattâ lügatten atıldılar. Öyle bir vakte vardık ki, aşk demek ayıp sayılıyor, ilişki daha sıcak."

"Gül dikeni ile var olmaktadır.
Ne var ki insan nefsi aynı zamanda kötülüğe de eğilimlidir; çıkarcıdır, nankördür, cahildir."

Yine kendine has bu güzel cümleleri dikkat çekiyor.Kendi içindekileri akıcı,samimi bir dille dile getiriyor.

Bazen maneviyat alemine bazen ise derinlerimize işleyen bir söz söylüyor içimize dokunuyor.

Her bölümde yazdığı yazılar aslında küçük birer öykü niteliğinde. Çünkü her bir yazı, yazarın günlük hayatta gördüğü, yaşadığı olaylardan, düşünce tarzından şekillenmiş.

Okuyan herkesin bence bir parçasını bulabileceği bir kitap. 
Bir günde severek okuyup bitirdiğim kitabı  okur severlere tavsiye ediyorum.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi