KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 21-12-2022 14:08

Bir Kitap: Bir Ömür Nasıl Yaşanır İlber Ortaylı

Yazan: Dilek Altundağ -BİR KİTAP: BİR ÖMÜR NASIL YAŞANIR / İLBER ORTAYLI 

Bir Kitap: Bir Ömür Nasıl Yaşanır İlber Ortaylı

BİR KİTAP: BİR ÖMÜR NASIL YAŞANIR / İLBER ORTAYLI 

İlber Ortaylı’nın birçok kitabı gibi dikkatli okunulması gereken en önemli başucu kitabı Kronik Kitap tarafından 2019’da okuyucunun ilgisine sunuldu.  

Gazeteci yazar Yenal Bilgici ile birlikte yaptığı röportajlardan oluşan ‘’Bir Ömür Nasıl Yaşanır" kitabı sekiz bölümdür.

Tarih duayeni önemli mütefekkir olarak tanıdığımız İlber Hoca, hayata dair ne varsa öğreneceğimiz nasihat tadında bir kitapla okuyucunun karşısına çıkıyor.

70’li yaşların nasıl geçtiği sorusuyla  sağlığımıza vermemiz gereken öneme işaret eden Ortaylı, ‘’Bir kere  insanın kendisini ruhen huzurlu tutması bunun için de lüzumsuz ihtiraslara kapılmaktan vazgeçmesi lazım….Yaşınız ilerledikçe önünüzdeki hayatın kısaldığını anlıyorsunuz..." diyor. Zamanı nasıl değerlendirmemiz gerektiğini anlatıyor. (14.sy)
Hayatımız temel olarak dörde ayrılır:12-25 yaşları arası 25-40 arası,40-55 arası ve 55 sonrası. Bu aralıkların gençlik yaşlılıkla ilgili aralıklar olmayıp bir insanın yetişmesi, olgunlaşması, eser vermesiyle ilgili olduğunu öne sürmüştür.(Birinci bölüm)

İlber Hoca’ya, "Kimlerle arkadaşlık ettiğinizin çok mühim olduğunu, kişiye değer katan insanlarla bir arada bulunmak gerekir .’’ söylemlerindeki değer katmak meselesi soruluyor, "Yeni farklı ilişkiler kurmaya çalışın. Özellikle okulun dışında; emek isteyen, girişkenlik gerektiren ilişkile kurduğunuzda ummadığınız farklı dünyalara girersiniz. Görgünüz artar. Bilginiz genişler, bakışınız derinleşir.’’(34.sy) devamında,"İlla aynı hayat görüşünü paylaştığını insanlarla dost olacaksınız diye bir kural yoktur. Ben her dostumun hayat görüşünü paylaşmam ama görüşlerinden faydalanırım. Dostlarım Yaşar ve Tilda Kemal’in hayat görüşünü de yüzde yüz kabul ediyor değildim. Böyle insanları bulmak zordur. Bulunca eğitim görmüş olursun.’’(41.sy) diyerek bir dönem beraber olduğu Tilda Hanım ve Yaşar Kemal'in görmüş oldukları eğitimi ve ilişkilerindeki ölçüyü dile getiriyor.(İkinci bölüm)

Dikkat çekici bir başlık yer alıyor. İnsan kendini nasıl yetiştirir? Gazetecinin: Entelektüel kimdir? Can alıcı sorusuna ustanın verdiği müthiş bir cümle yeterli oluyor."Kendi dünyasının dışıyla ilgilenendir.’’ Dikkat çekici bir paragrafla açıklanan bölümde geçen cümleler, "Kendinizi geliştirmek, yetiştirmek istiyorsanız. işinizle gücünüzle ilgili olmayan konularla da ilgileneceksiniz. Mühendis de olsanız örneğin, coğrafyayla tarihle uğraşacaksınız, müzikten anlayacaksınız, dans edeceksiniz. Milletin halini dert edineceksiniz. ‘’ 

İlerleyen sayfalarda bölümle ilgili entelektüel kişiliğiyle bilinen Atatürk’ten, Dışişleri Bakanlığı’ndaki isimleri hatırlatır. Muharrem Nuri Bilgin, Coşkun Kırca, Osman Olcay’ın aynı zamanda eskilerin müzakereleri iyi yürütüp çalışkan ve dile oldukça hakim olduklarını vurguluyor.(Üçüncü bölüm)

Nasıl çalışmak gerekir? Sorusunun cevaplarını çeşitli sayfalarda dipnotlar olarak veriliyor. ‘’İşinizi doğru seçin. Daha en başından aşık olduğunuz bir işi yapmaya gayret edin. Bunu yapmazsanız, ne kadar çalışkan olsanız da hayattaki gayenizi kaybedersiniz; zihniniz uyuşur. ‘’Okuyup yazarak çalışanlara,  sabahları çalışmalarını, bilhassa da notlar alarak çalışmalarını katiyetle öneririm. Sabahları özel havasından faydalanmak gerekir(72-73.sy) 

'’Cesur olun. Kendinizi rahat bir pencere açıp dışarıda farklı dünyalar görebilirseniz, bir eşiği de atlamış olursunuz.’’
78.sayfada İnsanoğlunun en büyük icadı dildir diyeceğim ama belki de dil insanoğlunun icadı değil biz onun yönlendirdiği bir organizmayız.’’ 
(8.sayfa) Dördüncü bölüm)    

Nasıl seyahat edilir? Nereleri görmek gerekir? 

En çarpıcı seyahat notları edinmemize yardımcı olan sayfalar yine özetleyerek sunulmuştur. "Bir şehri gezmek emek ister. Okuyacaksınız, harita bakacaksınız, fotoğraf çekeceksiniz ve defter tutacaksınız. Sokaklarında yürümeden, çarşısına karışmadan bir şehri anlamak mümkün değildir. Öyle, ‘’Taksiden indim otele gittim yok; yürüyeceksiniz.(93.sy) İlginç bir bilgi daha öğreniyoruz.
‘’Türkiye’den çıkınca ilk görülmesi gereken yer İran’dır. Bunun nedeni de çok basittir. İran’ı anlamadan Türkiye'yi anlayamazsınız.’’
(97.sy) diyerek eklediği diğer sayfalarda Petra,  Antakya,  Palmira, Efes ve İskenderiye diyerek İstanbul bile bu şehirlerden sonra ortaya çıkmasının bilgisini alıyoruz.    

Dolu dolu gezilip görülmesi gereken şehirler akıyor sayfalarda."Görmeden ölmemek gereken çok şehir var: Semerkand, Buhara, Kudüs, İsfahan, Kahire, Şam, Roma, Floransa, Londra..." derken Türkiye‘de geziyoruz.
126.Sayfalara yolculuğumuz devam ederken yedi rotasını ana başlıklar halinde notlarımızın arasına alıyoruz. 

Gezilmesi gerek müzeler  akabinde yine gereken tavsiye notlarıyla diğer bölüme geçiyoruz.(134.sy) (Beşinci bölüm)

Eğitimde hangi tercihleri yapmak gerekir?
Bir toplum ancak filoloji bilgisine sahipse bütün zamanları kontrol ediyordur, musiki ve matematikten anlıyorsa bütün insanlıkla irtibat kurabiliyordur.(139.sy)
Bunu bizde en iyi Atatürk anlamıştır.’’ 
’’İyi okullar kurmalıyız, elit öğretmenler yetiştirmeliyiz, nitelikli imtihanlar yapmalıyız.’’ 145. Sayfada, "En çok öğretmene dikkat etmemiz lazım. Bizde model hep öğretmenlerdir. Anlattıklarıyla bir dünya kurarlar. Öğretmen iyiyse, toplumunu kurtarır.’’ (149.sy)İlerleyen bölümlerde aynı tezlerin savunulduğu çarpıcı açıklamalara yer verilmiştir.(Altıncı bölüm)

Ne İzlemeli? Ne Dinlemeli? Ne Okumalı? 181.Sayfadan başlayan bir kültür birikimine şahit oluyoruz .  ‘’Sinemada İtalyanlar, müzikte Almanlar, romanda Ruslar, şiirde İranlılar en yükseğe çıkmıştır. Zor yakalanacak, uçarıca  bir ihtişama sahip Fransız edebiyatı da bir başka büyüklüktür.’’  

26 yabancı film önerisi, 32 klasik müzik albümü liste halinde önümüze geliyor. Edebiyat üzerine notlara başlıyoruz,"Rus edebiyatını yükselten orijinalliği Tolstoy’un Rus edebiyatındaki önemini Suç ve Ceza, Karamozov Kardeşler’i okumadan da roman okuduğunuzu söylemeyin der. Gogol, Çehov, Dostoyevski ‘den Türk edebiyatında Ahmet Rasim, Reşat Nuri Güntekin, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Halide Edip Adıvar. İran edebiyatının da önde gelen isimleri Firdevsi, Sad-i Şirazi'ye" değinir. En can alıcı notları da verilir. İlber Hoca’nın okuma notları başlığıyla. yine tavsiye ettiği kitaplar 25 maddelik bir not almaya değer eserlere yer verilir.(190.sy-232.sy) (Yedinci bölüm)

İnsan yaşadığı şehirden nasıl yaralanır? Bu bölümde şehircilik üzerine bir konuşma sorusuyla başlar. 236. Sayfada:’’ İstanbul’da gelmesi gereken yerlerin başında Ayasofya ve Sinan’ın Süleymaniye’si gelir. Topkapı ve Dolmabahçe’yi de muhakkak saymalıyız. Onlardan da önce Askeri Müze, İslam Eserleri Müzesi vardır.‘’ 241.Sayfada Goethe’nin ’’Napoli’yi görmeden ölmemelidir.’’ Sözüyle anlatır şehri. Görkemli sarayların yanında sefalet içindeki mahalleleri… Bir tarafta müthiş bir güzellik, bir tarafta ölümü anlatacak bir mitsizim…Yani başında edepsizlik ve hayat…Uçsuz bucaksız Akdeniz …Betimlemeleriyle bir an kendimizi şehrin sokaklarında buluyoruz. Yine ilerleyen sayalarda bu tip tasvirlere yer veriliyor. 

Şehirlerin karakterleri hakkında bilgi alıyoruz. görülmesi gereken 20 mimari eser listelenmiştir. (Sekizinci bölüm)

‘’Bir Ömür Nasıl Yaşanır?’’ gazeteci yazar Yener Bilgici ‘nin söyleşinin sonunda dediği gibi ülkemizin medarı iftiharı olmuş bir tarihçinin gözünden, insanın hayattaki anlam arayışına, bu arayışın tadını nasıl çıkaracağına ve süreç boyunca karşılaşacağı zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiğine dair çok özel bir kılavuz olarak karşımıza çıkıyor.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi