BİR BAHANE BUL İŞTE
Gözlerimden
konup göçen
kervanlar
koşup gider
bir ömrü yolcular.
Ey gökyüzü!
Nedir sendeki düğün
Bir bahane bul işte...
Ay gecelere
esirken
salına salına gelen bir hayduta
kılıçtan keskin kimsesizliğimi
doğratmaktayım.
Aklın şaşkın gemisiyle
dümeni boşalmış
bir serhat,
bir feryat gibi
boş okyanusa
kulaç atıp
batmaktayım.
Dünyanın ahengine
altın tepsiyle
sunulmuş bir yolcuyum.
Ezelsizim,
ebedsizim, bendsizim...
Yağmur olup akmakta, şimşek olup yakmakta,
çamur olup batmakta bedenim.
Günü söndürmüş yıldırımlarımla,
celalimle
ikramlardayım.
Ben sende kendimi bulamadım, sen bende kendini.
Ay gecelere esirken;
ben hangi
feryatlardayım?
Ben hâlâ
lütuf ve sevgini aramaktayım.
Bulutlar gibi
örtünmüşsün üzerime.
Ay gecelere esirken
salına salına gelen bir gölgenin eteğine tutunmaktayım.
Zordayım...
Ey sihrimin mimarı!
Cemalinden
bir haber
celaline zincirli
testere kesiği
mihrabım.
Fıtratımdan
bu günah
suçlarımı kusmaktayım.
Ey gecelerin parlayanı! Secden
tespihimde dua.
Bir katre versen
nurundan gökyüzünde bana ait kimsesizlik var.
Ayna ol zindanlarıma!
Kervanım ol,
benim ol!
İster yara,
istersen merhem.
Ak güvercine sevdalıyım.
Ben sende kendimi,
Sen bende kendini.
Çizgilerin aşikar
suretimi suretinle.
Bir eritsen...
Diriltsen,
kendime gelsem.
Bin defa
ölmek var bilirim.
Bir defa dönmek yok bilirim.
Çaresizliğimde
arkama bakarak
gözlerimde akıp giden kervanlar
kaybolmuş bir yolcuyu arar.
Pişman olmam,
umut vermem,
unut demem,
affet demem.
Sen bende kendini,
ben sende kendimi.