AYRILIŞ
Kızıl uykusundan tan ağarır
Güneş yağmuru dökülür pencerelere
Taze badem ağacı çiçek açar
Göğün altın kuşları uyanır
Ak kanatlarıyla martılar alçalır
Dehşetle dalıp lacivert denize
Alır götürür aynalı sazanı kendi mavisine
Düşler ki sefil, buz tutmuş
Yarım kalmış türküde
Acılı bir ezginin hüznünde
Bir yalnızlık oturmuş içine gözbebeklerimin
Cehennem köpekleri gibi
Ulur bin yıllık çınarlara
Dökülür uyuyan suyun aynasına keder
Dağ çiçekleri, kızıl, beyaz güller, şebboylar...
Soluklanmışlar dağ eteklerine
Sessiz bir yalnızlık içindeler
Gök mavisi umut kararır gider
Mor dağlar dumanına
İçimde adını koyamadığım duygular
Acılanır gül yaprağına
Gözyaşımı akıtarak kan ırmaklarına
Yürüyorum çiçekler arasından
Gümüş gülüşlerden uzak
Lal olmuş dilim söyleyemem nisan şarkılarını
Kırgın bir gül saklardım yüreğimde
Çılgın bir esintiyle
Ayrılık limanlarından ayrılan gemilere
Bir deli bakışıyla bakardım
Seni benden alıp götüren gemilere...