ANI
Giriş Tarihi : 08-04-2024 13:53

Annemin Küçük Kayıkları / Nevin Aktekin Gülfırat

Yazan: Nevin Aktekin Gülfırat -ANNEMİN KÜÇÜK KAYIKLARI

Annemin Küçük Kayıkları / Nevin Aktekin Gülfırat

ANNEMİN KÜÇÜK KAYIKLARI

Gün ağarmış, gece yerini gündüze bırakmış, sabah olmuştu. Şaziye Anne’nin uyanma vakti gelmişti. Öyle ya birazdan çocukları uyanıp anne karnım acıktı diyeceklerdi. Oysa ne çok uykusu vardı. Ama o bir anneydi öyle keyfince uzun uzadıya yan gelip yatamazdı, o yüzden bir an önce uyanıp kalkması gerekiyordu..

Uyku ile uyanıklık arası ayağını yatağından yere indirince ayağı buz gibi kesildi.. İrkilerek etrafına şaşkın şaşkın bakıyor; “Rüyada mıyım?” diye de kendi kendine soruyordu. O an, yanıbaşında onu cimcikleyecek de kimse de yoktu..

Yok yok, bu rüya değil gerçeğin tâ kendisiydi. Yatağın kenarında yüzen terlikler bir felaketin habercisiydi. Kalktı, evin bütün odalarını dolaştı, her yeri su basmıştı. Kaybedecek vakit yoktu. Hemen muslukları kapattı.

"Olacağı buydu zaten" dedi kendi kendine etrafa göz atarken...

Kaç gündür sular yoktu zaten, günlerdir kapının önüne gelen su tankerlerinden doldurduğu kovalardaki suyla idare etmeye çalışıyordu.

"Ah çocuklar" dedi… Muhtemelen, gece iyice   kapattığı muslukları ters yöne çevirerek açmışlardı.

Kaç gündür kesik olan suların gelişine hiç sevinememiş, üstelik şimdi de başına bir sürü iş açmıştı bu "susuzluk."

Birden çocukların; "anne" diye ağlayışlarıyla kendine geldi. Hemen yanlarına koştu.

"Anne donuyorum, ayaklarım üşüdü, her yerde su var, bebeğim de ıslanmış, anne nerdesin?” diye üçlü bir koro ile senkronize şekilde ayrı telden ağlıyorlardı..

Şaziye Anne’nin panikleme gibi bir lüksü yoktu çünkü o bir anneydi… Hemen  kendini toparladı. Çocuklarının yanlarına geldi onların başlarını okşayıp sarıldı. Annelerinin sarılmalarıyla çocuklar biraz sakinlemişlerdi. Nasılsa anneleri bir yol bulurdu.

Şaziye Anne çocuklarına dönerek; "Korkmayın çocuklar, musluk açık kalmış, evi su basmış" dedi.

Hemen toparlanmalıydı. Yoksa üç çocuğu da korkudan travma geçireceklerdi.

"Siz yataklarınızdan çıkmayın, ben hemen  geliyorum." dedi.

Hemen bir şeyler yapmalıydı. Panik zamanı değildi. Paçaları daha fazla ıslanmasın diye sıvazladı.  Bütün pencereleri açtı. Halıları da balkona attı.

Yapacak bir şey yoktu olan olmuştu ve şimdi bunu en az hasarla atlatma zamanıydı.

Ellerine gazete kağıtlarını aldı onlardan küçük büyük bir sürü küçük kayıklar yaptı. Evin her yerine serpiştirdi. Yataklarında  büzülmüş şaşkın bir şekilde bekliyen çocuklar, kayıkları görünce yüzlerinde gülücükler açtı. Evin ortası deniz olmuş bir sürü kayıklar ise yüzüyordu.

Onların suyla dalgalanmalarını izlemek onların keyiflerini yerine getirmişti.

Şaziye Anne çocuklara seslendi; "Haydi çocuklar, sıra şimdi sizde; hadi bakalım, sıvayın pacalarınızı bu kayıklar yollarını kaybetmiş, denize kavuşmak istiyorlar, onlara yol göstermek lazım. Bakalım, ilk kim denize kavuşturacak kayığını" dedi.

Çocuklar heyecanla paçalarını kıvırırken merakla sordular; "Peki anne nasıl kavuşacak bu kayıklar denize?" diye...

Şaziye Anne, onlara sevgiyle dönerek; "Şimdi ellerinizdeki tas ve küreklerle bu kayıkları sularıyla beraber tuvalet deliklerine itiyorsunuz, onlar zaten o delikten denize kavuşurlar. Oradan da başka ülkelere yol alıp yolculuklarına devam ederlerken, biz de evimizdeki denize ve kayıklara el sallayarak yolcularız" dedi.

Çocuklar bu masalın içinde kendilerini kahraman hissettiler, öyle ya hem evlerinden denizi yollayacak, hem kayıklar açık denizlere kavuşacaklardı. El birliğiyle, o kayıkları denizlere kavuşturdular. O an yorgunluklarını, üşüdüklerini bile unuttular.
Üstüne içilen sıcacık bir  ıhlamur da hepsine günün ödülü oldu.

Bu olay da, büyüyünce korku yerine heyecanla gülümseyerek anlattıkları keyifli bir anı oldu.

İyi ki var; böyle güzel bakıp güzel gören, bir felaketi bile masala çeviren, çocuklarına yol gösteren "hayat rehberi" güzel anneler…

Benim annem gibi.

İyi ki varsın annem…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi