ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 20-12-2023 14:30

Yarın / Ahmet Keskin

Yazan: Ahmet Keskin -YARIN

Yarın / Ahmet Keskin

YARIN

Pencereden bakıyordu. Mermerin üzerine koyduğu çay bardağının sıcaklığından cam buharlanmaya başlamıştı.

Karşıdaki parke döşenmiş yoldan, iki kedi art arda geçiyordu. Öndeki kedi, arada sırada başını geri çevirip, diğerinin gelip gelmediğini kontrol ediyordu.

Alt komşu, yağ tenekesinden oluşturduğu çöp tenekesine silme yaprak doldurmuş, dökmek için çöplüğe ilerliyordu. Şu arka sokaktaki belediye çalışanının oğlu, ekmek poşetiyle bakkaldan geliyordu.

Sokağa çıkma yasağının devam ettiği şu saatlerde, karşı caddeden taşıt sesleri de gelmiyordu.

Birden irkildi. "Bugün de geçmeyecek” diye söylendi; "Bugün de göremeyeceğim. Dağıttığı saçları savrulmayacak, ayakları sert yola inip kalkmıyacak, salınıp geçmeyecek.”

Oysa ne kadar alışmıştı onun varlığına. Her gün geçtiği şu yoldan geçerken, başını öyle bir çevirişi, hınzır içten gülüşü, sağ eliyle; “Günaydın" deyişi vardı ki, her şeye değerdi. Bu güzel seremoni, bir gün sonrasına kadar yeterli olurdu ve diğer günde de tekrar aynı şeyler yaşanırdı.

Çay bardağını alıp dudaklarına götürdü. Yudumladı. Çayın tadı yoktu bugün. O her günkü tad yoktu. Sadece, camdaki buğular bugün daha fazlaydı. Bardağını bırakıp, parmak ucuyla bir kalp çizdi. Ortadan düz bir çizgiyle ikiye böldü. Sol tarafa kendi adının ilk harfini yerleştirdi. Sağ tarafa sıra geldiğinde durakladı; “Adını bilmiyorum, şimdi ne yazsam acaba?” diye düşündü.

"Ayla, Hasbiye, Fatma, Süleyha.." İsimden isime atladı. Bilmiyor, bilmiyordu işte. Üzüldü buna. Kendisine her gün aşka dair umut besleten o perinin, bir adı olmalıydı. Bir melek güzelliğiyle arzı endam eden o silüetin, yaşam kaynağının bir adı, bir adı olmalıydı.

İçinde acabalar büyüdü, isimler dalgalarla gelip çarptıkça; "değildir” ile yeni dalgaları karşıladı. Bir türlü; “Adı evet, budur" diyemiyordu. Bir anda parmağı uzandı cama ve sağ tarafa O harfini yazdı. 
Ve iki baş harf, öylece kalakaldı.

Üzerinde bir rahatlama ile gevşeme hissetti. Çay bardağını tekrar aldı ve yudumladı. Her bir yudumundaki o tat, bu kez huzur verdi.

***

O iki kedi kaybolmuş, alt komşu yeni doldurduğu tenekesiyle tekrar geçiyordu.

"Yarın, evet yarın o, yine geçecek. Ben onu tekrar göreceğim.."

Camdaki baş harfler aynen duruyor, sokağa bakıyordu. 

Çayını tazelemek için ayaklandı.

Yarına ne kaldı ki!

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi