PEGASUS
Bir saman çöpü dayanıksızlığında,
Tutuşkan deniz.
Ellerine musallat olsam,
Yanacak kopçası kopuk gün,
Martıların boşboğazlığında.
Ne işin var senin diyeceksin, biliyorum:
Muzip bir gülüşle,
Bu bozum bozum aksaklıkta.
Dün gece başladı her şey aslında,
Her şey garipçeydi, olağan dışı:
Selametlemiştim rüzgarı,
Hüzünlendirir ya anılar hoş bile olsa,
Öyle bir demdi işte
Tılsımlar çıkarma niyetiyle maziden..
Anılara meyletmişti yalnızcalığım.
Ki birden
Ne olduysa bülbüle,
Taşlamaları çıktı ayyuka
Bölünüverdi bu hoşluk zamansızca.
İlk kez görüyordum onu bu halde,
Alışılmışlık dışı sızlanma..
Ne demeliydim bilemedim,
Bu gül methi infazına.
Kızgınca baktım da akıl edip sonra
Yine başladı şatafatlı arya.
Ama düşmüştüm ben bir kere
Yaman bir kasvetin
Kurcalayan ağına..
Bu yüzden işte bu akşam
Belki yine dellenir diye bülbül,
İtiraf etmek gerekirse bir de
Ellerine vuslat olur diye belki
Kaçtım ve
Adadım ruhumu
Gün batımı kumsalına..
Aldırmalı mıyım sence,
Şu iki dalganın şikayetlenişine?
İki ruble eder mi ki hüznüm,
Bu kodaman özlemim
Acaba nazarında?
Hakir görmeyip teklifsiz,
Tutacak mısın şiirli ellerimi,
Sonsuzluk dergahında?
Gel kurtar beni pegasus !
Kanatların ne de hafif!
Ufuk sınırsızca,
Boğum boğum pus!
Soluğum çıkmayacak yoksa
Bu ağır çıkmazda.