DENEME
Giriş Tarihi : 25-08-2022 02:43

Konstantinopolis'te Sanat Müziği

Yazan: Kazım Koroğlu - KONSTANTİNOPOLİS'TE SANAT MÜZİĞİ

Konstantinopolis'te Sanat Müziği

 

Özellikle XVII. yüzyılın sonlarından itibaren, Konstantinopolisli müzik eğitmenleri, müzikal uğraşlarını pazarlamak için bir fırsat olarak sanat müziği üretimine yönelik özel bir gayret sarf etmiştir.

Bu çabalar müziğin gelişmesine yol açmış, farklı forumlar ve daha karmaşık yapılı müzikler üretilmiştir. Hâliyle 1453 yılında şehrin düşüşünden sonraki nevi şahsına münhasır sosyopolitik koşullar Bizans kültürünün bir kısmını halk seviyesine indirmiş olsa da, elit kültürün büyük bir kısmı Osmanlı yöneticileri tarafından içselleştirilmiştir.

Osmanlı sarayının bu müzikle tanışması bu yolla gerçekleşmiştir. Sonraki dönemde ise sosyopolitik koşullar Fener Rum şarkıcılarının doğmasını sağlamıştır.

Bizans ve Doğu müzik dünyalarının buluşmasının başlangıcı Konstantinopolis’te gerçekleşen iki benzer hadisede görülebilir. Bu hadiselerin ilkinden Leimonos Manastırı Kütüphanesi’nde (Midilli) bulunan Leimonos 259 nolu el yazmasında bahsedilir. İkincisi ise Dorotheos Monemvasias’a ait Hronógrafon apó ktíseos kósmou (Zamanın Başlangıcından Bugüne Zaman Ölçeği) adlı eserde kaydedilmiştir. İlk el yazmasının orijinaline göre metin, Konstantinopolis civarında “büyük liderin emri üzerine” Ksanthopoulon Manastırı’ndan Gerasimos tarafından yazılmıştır.

Burada bahsi geçen büyük liderin II. Manuel Palaiologos (ö. 1425) olduğu büyük ölçüde tespit edilmiştir. Yukarıdaki ibare de imparatorun Yunan olmayan bestekârların müzikleriyle ilgilendiğini gösteriyor. İmparatorun emri Abdülkadir el-Meragî’nin (ö. 1435) bir parça bestelemesini sağlamış, bu parça Doğu’daki seküler müzik örneklerinden en eski notalı parça olarak tarihteki yerini almıştır.

XVII. yüzyılın sonundan itibaren Osmanlı sarayına gayrimüslim müzisyenlerin de kabul edilmesinden dolayı, Rum bestekârların saraydaki varlığı daha sık görülür olmuştur. Bu müzisyenlerin saraydaki müzikal toplulukta yer almaları saray müziğini yazmaları ve çalışmalarını, kendi atalarının müzikleriyle bu müziğin benzerliklerini ve farklılıklarını açıklamalarını ve son olarak da kendi ortak müzikal mirasları olarak gördükleri Doğu müziğini şekillendiren önemli bestekârlardan olmalarını sağladı. Bu dönemden bilinen Rum bestekârlar arasında; Papas, Angelis (ö. 1690?), Kemanî Yorgi, Hânende Zakharias (ö. 1740?), Petros Peoloponnesios (ö. 1778?), Georgios Soutsos ve daha niceleri sayılabilir.

Bu konuyla ilgili olarak, Rum ve Rum olmayan müzisyenler arasındaki XVII. yüzyılın sonundan itibaren daha sık görülen kişisel ilişkilere de değinilebilir. Bunlardan en meşhuru ise Sultan IV. Murad ( 1623-1640), İranlı saray müzisyeni Emirgûn Han (ö. 1641) ve ismi bilinmeyen bir Konstantinopolisli Rum soylusunun arasındaki ilişkidir. Yine bu ortamda, belirgin osmotik eğilimle, kültürel alışverişe karşı olan bu coşkun temayülle, konuyla ilgili teorik metinler üretilmiştir. Dimitri Kantemiroğlu, kitabında hem Osmanlıca hem Yunanca müzikle ilgili konular hakkında yazmış, onun eserini de Panagiotis Khalatzoglou ve Panagiotis Kiltzanidis kendi kitapları için temel kaynaklardan biri olarak kullanmışlardır. Yine Kyrillos Marmarinos, Apostolos Konstas, Gregorios Protopsaltis, Stefanos Domestikos ve diğerleri tarafından da benzer metinler yazılmıştır.

Kaynak: İSAM İstanbul Ansiklopedisi

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi