ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 03-01-2023 19:10   Güncelleme : 09-01-2023 00:26

Kalpte Büyütülecek Çocuk

Yazan: Nevin Aktekin Gülfırat -KALPTE BÜYÜTÜLECEK ÇOCUK

Kalpte Büyütülecek Çocuk

KALPTE BÜYÜTÜLECEK ÇOCUK

Şermin hanım ve eşi Nurullah bey evleneli çok uzun yıllar olmuştu.

Bu evliliklerinde bir çok yolu denedikleri halde bir evlat sahibi olamamışlardı.

Oysa ki ikisi de  anne baba olmaya ruhen çok hazırlardı.

İçlerindeki sevgiyi aktarabilecekleri, bilgi deneyimlerini, hayat tecrübelerini paylaşıp eğitip  yetiştirip, topluma kazandıracakları bir evlat sahibi olmak istiyorlardı.

Komşularının, kardeşlerinin evladlarıyla "zaman zaman" vakit geçirerek  ilgilendikçe, onların  içlerindeki evlat özlemi daha da artıyordu.

Hele de Nurullah beyin eşi bir evlâd sahibi olamamanın  eksikliğini çok daha fazla hissederek gizli gizli çok göz yaşı döküyor, Nurullah bey de
zaman, zaman  ise bu gözyaşlarına rast geliyordu.

Şermin hanım nerede bir dilenci, ihtiyaç sahibi , helede mağdur bir çocuk görse onlar için  ellerinden geleni yaparken onlara "Lütfen bir evladım olsun istiyorum bunun için dua eder misiniz?" diyordu.

Eşinin anne olma isteğini görse de   "Rabbim bize bir evlat nasip etmiyecek  sanırım." diyerekten durumu kabullenen, ama eşi için  üzülen   ve bu konuda çözüm üretmeye  çabalayan Nurullah bey karısı Şermin'i karşısına alarak bir konuşma yapmaya karar verdi;

"Şermin'im bence artık bundan sonrası için vakit kaybetmeyelim."

Şermin hanım  bu söz karşısında içinde bir yerlerin kırıldığını hissetti. Demek ki kocası pes etmiş, umudunu yitirmişti. Ondan da bu anne olma umudunu artık bırakmasını isteyecekti.

"Ama Nurullah" deyip sözünü tamamlıyacaktı ki,
Nurullah bey eşinin sözünü keserek;

"Sen iyi bir anne olacaksın bundan eminim ama ne var ki  Rabbim bize biyolojik olarak bir evlat nasip etmedi.

"Bunda da  elbette bir hayır var. Muhakkak biz biyolojik olarak anne baba olamasak da annesi babası olmayan kimsesiz bir çocuğu evlat edinebiliriz. Şermin' im anne olmak sadece bir çocuğu karnında  büyütmek degil ki.
Öyle olsa bunca mağdur çocuk niye var? Sen belki o çocuğu karnında büyütmeyeceksin ama kalbinde büyüteceksin. Ben de babası olarak onun ve  senin yanında olacağım." dedi.

Şermin bu konuşmayı gözyaşları ile dinledikten sonra eşine sarıldı.

Tüm kadınlar ve tüm babalar  yüreğinde büyütebildiği kadar "anne, baba" değil miydiler?

İşte bu yoğun duygular ile çocuk esirgeme kurumunun kapısından gerekli şartları öğrenmek için içeriye girdiler.

Bu uzun stresli ve yorucu bir süreçti. Bir sürü psikolojik testler derken sonunda bütün şartları yerine getirmişlerdi.

Umut ile çocuk esirgeme kurumundan gelecek mujdeli haberi bekliyorlardı. Her telefon çaldığında gelecek mutlu bir haber için  heyecanlanıyorlardı.

Bir gün yine  telefon çaldı.Bu sefer arayan yurt müdürüydü.

"Nurullah bey ve Şermin hanım  başvurunuzda ki bütün şartları yerine getirmiş olduğunuzu görüyoruz. 23 Nisan Çocuk Bayramı'nda bahçemizde çocuklarımız için  özel etkinliklerimiz olacak ve bu  etkinlik zamanı bahçede oynayan çocuklarımızı yakından tanıma fırsatınız olabilir. Evlat edineceğiniz bir çocuğu yakından tanımak için bu güzel bir fırsat olacak ve sizleri bekliyoruz." diyerek telefonu kapattı.

İkisi de çok mutlu olmuşlardı. Sevinç gözyaşları ile birbirlerine sarıldılar.
Ve tarih 23 Nisan olmuştu.

Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan sevinçle içeri girdiler..

Müdür beyin kapısını çaldılar. Genel bir konuşmadan sonra hep beraber bahçeye geçtiler.

Yurt Müdürü bahçede oynayan bir çok çocuk gösterdi;

"Şu çocuğumuz çok çalışkan şu çocuğumuz çok sevecen şu çocuğumuzun  şöyle yetenekleri var, şu çocuğumuz usludur hiç yaramazlık yapmaz." diye anlatıyordu.

Şermin bir köşede bankta  oturmuş oynayan çocukları izleyen ve  onların arasına katılmayan bir çocuğun yanına gitti.

"Merhaba" dedi.

Bu sarı saçlı olan küçük kız, iri gözlerini kocaman açarak "merhaba" dedi.

Şermin' in içi, bu merhaba ile birlikte bu ürkek bakışlı dört beş yaşlarındaki kıza içi ısınmıştı.

Bir süre onunla sohbet edindikten sonra eşine de danışarak yurt sahibine;

"Ben bu küçük kızı evlat edinmek istiyorum." dedi..
Yurt müdürü;
"Ama o çocuk felci geçirdiği için koşup oynayamaz onu evlatlık alacağınızı pek düşünmüyorum." dedi.
Bu söze sinirlenerek kızan Şermin hanım;
"Ne demek bu? Bunu nereden çıkarıyorsunuz?"
dedi.
Yurt müdürü;
"Yanlış anlamayın Şermin hanım daha öncede o kızı evlat edinmek istediler ama yaşıtları gibi  koşup oynayamayacağını öğrendiklerinde bundan vazgeçtiler. Ve bu çocuk için çok büyük bir yıkım oldu.
Tekrardan böyle bir şey ile karşılaşıp travma yaşasın  istemem bu kızımızın o yüzden böyle söyledim size."

Şermin;
"Siz orasını bana bırakın. Ben evime süs bebeği aramıyorum. Ona da bir şans verilmeli o da en az diğer çocuklar kadar özel ve değerli derken yere kadar uzun olan eteğini biraz kaldırarak çocuk felcinin tahrip ettiği bacağını ve onu  destekleyici çelik desteklerini gösterdi sonra yurt müdürüne döndü ve yumuşak bir sesle şunları söyledi;

"Ben de koşup oynayamıyorum tıpkı bu küçük kız gibi ve bu küçük kızında benim gibi onun halinden  anlayacak onu sevip kalbinde büyütecek bir anneye ve de bir babaya ihtiyacı var.Onun  için ben ve eşim bu kızı evlat edinmek istiyoruz."

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi