ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 03-11-2022 18:26   Güncelleme : 03-11-2022 19:11

İmparator Kim?

Yazan: Müslüm Işıklar - İMPARATOR KİM?

İmparator Kim?

İMPARATOR KİM?

Hiç kimse kızmasın ama ben adama kendini bile sattırırım. Ki bunu yapmışlığım vakidir ve bu böyle süre gider. Canlar pazarında bedel biçtirir, bedel ödettiririm. İstesem babayı oğla kırdırırım. Hatta benim istememe dahi gerek kalmadan babayla oğul kendi kendilerini kırarlar. Yuvaları yıkarım, ocakları dağıtırım, dünyayı tarumar ederim.

Zengine elim boldur, fakire düşmanımdır. Yanlış anlamayın fakir bana değil, ben fakire düşmanımdır. Yoksa sağ olsun o da birçoğu gibi kulum, kölemdir. 
Sadece fakir, zengine göre bana biraz fazla küfreder, fazla kahreder. Yine de yüzüne biraz güleyim, eline biraz geçeyim, anında gevşeyerek kanı bana ısınır.

‘Kanları ısındıran’ derler bana. Hani insan, birine kızdığında "Ah! Ulan elime bir geçse ona yapacağımı biliyorum, dünyanın kaç bucak olduğunu gösteririm."der ki gerçekten eline geçerse de bunu yapar. Yapmasa da bulduğu ilk fırsatta gerçekleştirir.

İşte bende bu durum, tam tersidir. Hem bana değer vermediğini söyler hem bana kızar hem de eline geçtiğimde güler ve beni okşayarak sever. Zengin ise çokluğumun karşılığını bana iyi bir kul olarak fazlasıyla verir. 

Çok az insanla aram iyi değildir. Ama yeri geldiğinde onlar da bana muhtaçtır. Ben nelere kadirim, bir bilseniz. 

Hepiniz benim mutluluk getirmeyeceğimi söylersiniz lakin çoğunuz benim için insanları; hatta en yakınlarınızı bile heba edebilirsiniz. Hemen sinirlenmeyin canım!
Bakın size bir olay anlatacağım.

IAdamın birinin alacağı varmış. Tabii ki alacağı olan şey bendeniz oluyorum. Bu arada bende(niz) anlam olarak Farsça’da köle(niz) demektir. Ama köle olan ben değilim, sizlersiniz. Hem de bana… 

Her neyse nerede kalmıştık? Adamın birinin toplam 55 bin ABD Doları alacağı varmış. Bunu bir türlü temin edememiş. Sözünden ve dürüstlükten saptırırım verecekliyi işte! Tek saptırdığım verecekli mi sanıyorsunuz? 

Alacağı olan şahıs, en son çare olarak benim için fedakâr olabilecek bir serseriyle anlaşmış. Serseriye, alacağını temin etmesi halinde küsuratını ona vereceğini söylemiş. Yani serseri, teminat karşılığında 5 bin Dolar alacakmış. 

Bir süre sonra serseri, 55 bin dolarla çıkmış gelmiş. Adam, önce gözlerine inanamamış. Teker teker saymış, para tam çıkmış. Ardından 300 ABD Dolarını çıkartıp serseriye uzatmış. Yani söz verdiği miktardan 4 bin 700 dolar daha azını vermiş. 

Serseri de buna sinirlenmiş ve almamış, bir hışımla çekip gitmiş. 
Süreç içerisinde serseri, adamın peşini bırakmamış. Sürekli ya paranın hepsini vermesi gerektiğini ya da kötü şeylerle karşılaşabileceğini, gözdağı vererek yinelemiş. Adam, alacaklı konumdayken verecekli konumuna düşmüş. Ama bunu kabullenememiş olsa gerek ki serserinin hakkını vermeye bir türlü yanaşmamış. Bir süre sonra serseri, alacağı olan adama artık o miktarı verse dahi onun peşini bırakmayacağını söylemiş. Gurur yaparım adamda işte böyle. Bir müddet, tehditleri sürmüş de sürmüş. 

Adam, serserinin tehditleri karşısında dayanamamış ve bu sefer de serseriyi ortadan kaldırmak için bir katille anlaşmış. 

Aksi durumda kendisinin ölümünün yaklaştığını düşünmeye başlamış. Ki varlığım, bazen ölümü bile erteletir insan evladına. 

Katille bu iş için 15 bin dolar karşılığında anlaşmış. Katil de eylemi gerçekleştirerek serserinin işini halletmiş. Adam da bunun karşılığında 15 bin doları katile vermiş. 

Bakın nereden nereye? 4 bin 700 doları verip kurtulmak varken hem fazladan 15 bin doları eksilmiş hem de bir insanın öldürülmesinde azmettirici konumuna düşmüş. Sonra ne mi olmuş? Hem katil hem de azmettiren adam, yakalanarak kodese tıkılmışlar.

Takibinde ortaya çıkmış ki ilk serseri de 55 bin doları, ilk verecekliyi tehdit ederek almış, alacağını aldıktan sonra da onu öldürmüş. Silsile halinde önce sözünde durmayan bir mevta, daha sonra o mevtayı kaldıran serserinin ortadan kaldırılışı, ardından hem katilin hem de azmettiricisinin hapse girişi… 

Şimdi size benim için insanları heba edersiniz derken yalan söylemiş miyim? Ki bu milyarlarca olayın içerisinde çok basit bir örnektir sadece. O zaman bunları dedim diye içerleyenler, neden bana kızıyor? Hadi gel barışalım da yüzünüz gülsün biraz. Hemen nasıl da gevşiyorsunuz beni görünce. İşte bu kadar kolaydır bana ısınmanız. 

Peki, ben kim miyim? Aslında çoğunuz beni tanıdınız. Ama tanımayanlara da devasa bir imparatorluğun; kulum, kölem olan devasa bir imparatoru beni tanıtsın.
“Söyle bakalım kulum, söyle imparator Napolyon! Ben kimim?”
“Para, para, para”

Ben sana boşuna mı im-PARA-tor diyorum? Zira para senin içinde, im-PARA-tor Napolyon… Şimdi siz söyleyin o zaman: im-PARA-tor kim?

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi