DENEME
Giriş Tarihi : 22-12-2023 17:54   Güncelleme : 22-12-2023 19:26

Hayatı Akışına Yaşamak -2 / Sedat İlhan

Yazan: Sedat İlhan -HAYATI AKIŞINA YAŞAMAK /2

Hayatı Akışına Yaşamak -2 / Sedat İlhan

HAYATI AKIŞINA YAŞAMAK /2

Bugünlerin tarih olduğu dönemlerde kitaplar, “Aslında herkes, her şeyi biliyordu.“ yazacak veya zamanımız filozoflarının; “Çözümlerimiz, bilmelerimizin ötesindedir.“ sözü paylaşılır olacak. Bence böyle. Çünkü, yeterince hikmet arandığını düşünmüyorum, göremiyorum.

Düşünce dünyamı, dengemi kurabilmek ve insanlığın gerçekliğine ulaşabilmek için ortam buldukça dostlarla paylaşıyorum. Tezlerimi desteklemek üzere bazı realitelerimizi sıralıyorum. Hiçbir şey ifade etmiyor. Cevap isteniyor, direkt. Çözüm nedir? Çaresiz kalıyorum.

Konfor dairemizi biliyoruz ama burada eğlendikçe, öğrenmeye ve çözümlere kapalı olduğumuzu göremiyoruz veya her şeyi biliyoruz.

Araştırmacılar, karakterimizi oluşturan iki şeye dikkat çekiyorlar; Genlerimiz ve yetiştiğimiz çevre.

Ama yeterli değil. Çünkü, aynı şartlar altında yetişen bireyler çok farklı davranışlar sergileyebilmektedir. İrade veya tercihlerimiz söz konusu ve yanlıştan dönme konusundaki isteksizliğimiz de, çok önemli bir etken.

Yanlış dedim ama farklılık da olabilir. Her halükarda sıkı sıkıya sarıldığımız alışkanlıklarımızdan vazgeçemiyoruz, kritik edilmesini istemiyoruz, korkuyoruz, konfor dairemize, grubumuza sığınıveriyoruz.

Özgür müyüz veya özgür olmak istiyor muyuz? İnsanları özgür bıraktığımızda biz de özgür olabiliriz ancak. Bunun için yapılacak olan şey, tüm özgürlük tanımlarımızı zihinlerimizden, ajandalarımızdan kazımak olmalı. Böylece eşimizin, çocuklarımızın, dostlarımızın öğrenme süreçlerine saygı gösterme yoluna girebiliriz.

Çok zengin birisi olalım mesela. Paramızın yarısı ile dünyadaki tüm insanlara onar milyar dağıtabilelim. “Vermem” diyenler çoğunluk olacaktır belki de. “Neden” veya “Yanlış” diyebilir miyiz?

Küçük planda çok fazlaca gördüm, görmüşsünüzdür. Parasının veya fabrikasının hamalı patronlar, yöneticiler. Tatile gidemezler. Çalışanlarına güvenemezler. Bu nedenle de, sorumluluk duygularını, kalite ve verimlilik motivasyonlarını köreltirler, yok ederler.

Veya “Veririm” diyenler net, ölçülebilir kriterler ortaya koyamadıklarında, inisiyatif söz konusu olduğunda firavunlaşma yolu açılabilir önlerine. Çünkü firavunların en temel özelliğidir bu. İstediklerini yaşatırlar, istediklerini öldürürler(!)

Her halükarda almak duygusu erdem ve adalet ile doyurulmadığı sürece, vermek asla iyilik olamaz. Daha da kötüsü, insanlığın sonunu bile getirebilir.

“Verici miyiz? Vermeli miyiz?” soruları masumane sorulur bazen. Cevabı kolay değil. İnsanlığın öğrenecekleri var, kitaplarda yazmasına rağmen. Ve bu sürece, müdahale edemiyoruz.

Ve yapabileceklerimiz…

“Küçük işleri yapamayacak kadar büyük olanlar, büyük işleri yapamayacak kadar küçüktürler.“

Biliyoruz ancak sadece bilmekle yetiniyoruz. Ne yazık ki, bu nedenle zaman zaman kaosun yaşanması kaçınılmazdır, yaşanmaktadır.

Deprem, ülkemizin bir gerçeğidir. Farklı bölgelerde, unutulmayacak kadar sıklıkla yaşandığı halde, gereken ilgi gösterildiği söylenemez. Problem bilmemek mi sizce...

Saygı… Bilgilerine, düşüncelerine, öğrenme süreçlerine, özgürlüklerine. Her şeye rağmen hem de. Tüm insanlar için hatta. Aksi olmuyor ki, olamaz.

Böylece kendimizi geliştirmek, ufkumuzu genişletmek mümkün olabilir. İç huzurumuzu elde edebiliriz. Bilmelerimizin arkasındaki çözümlerimize ulaşabiliriz.

Çözüm mü?

Bilmem ki, henüz bilmem.

Herkes kendisi öğrenecek, bilmediğini bildiğince…

***

- Hayatı Akışına Yaşamak /1 Okumak İçin Tıklayınız 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi