DENEME
Giriş Tarihi : 22-12-2022 19:10

Dua ve Bedduanın Türkçesi

Yazan: Müslüm Işıklar -DUA ve BEDDUANIN TÜRKÇESİ

Dua ve Bedduanın Türkçesi

DUA ve BEDDUANIN TÜRKÇESİ

Alkışın ne olduğu sorulsa büyükten küçüğe herkes, tanımını yapabilir. 

Kimi iki elin birbirine hızlıca temas ettirilmesi kimi bu temas sonrası ortaya çıkan ses veya etki açıklamasında kimi de başka türlü tanımlamalarda bulunabilir. 

Alkış, özellikle müzik, tiyatro, sinema, spor, eğlence gibi gösteri ağırlıklı dalların tüm dünyada popülerleştiği 20. asırdan itibaren, etkinliklerin en temel motive edici unsurlarından biri olmuştur. Türk Dil Kurumu (TDK) Sözlüğü’nde sözcük, “Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpma, alkışlama, kargış karşıtı.” olarak tanımlanıyor.  
Yine TDK Sözlüğü’nde ‘Alkış Ağası’ ifadesi, “Padişahı alkışlamakla görevli kimse” biçiminde izah ediliyor.

ALKIŞ
Ancak alkışın Türkçe’de köken anlamı, günümüzde bildiğimiz manada değildir. Orta Asya’dan getirdiğimiz fakat esas anlamında kullanmadığımız kelimelerden biri olan alkışın özgün anlamı, övgü, kutsama, yani duadır. 

Türkçe’de alka, fiil olarak kullanılan ve övmek manasına gelen bir sözcüktür. 
Yukarıda bahsedilen Alkış Ağası ise Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun Osmanlı Tarihi adlı eserinde dua anlamında şu cümlelerle aktarılır: “Osmanlı saltanatı merasimi arasında ‘alkış’ denilen çok manalı bir şey vardır. Elleri birbirine çarparak yapılan alkış, Türk adab-ı muaşeretine, Avrupalılardan alınarak XIX. Asırda, Tanzimat Devri dediğimiz münevver mutlakıyet devrinde girmiştir. Tarih kaynaklarımız muhtelif vesilelerle, mesela alaylarda, cülus merasiminde, ata binip inerken kayığa girip çıkarken, padişahın saray kulları, asker ve halk tarafından alkışlandığından bahsederler. Bu alkış, el çırpma değil, bir duadır.

Koçu, duada yani alkışta ise “Uğurun hayır ola, yaşın uzun ola, yolun açık ola, saltanatına mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var!’’ temenni ve hatırlatmalarına yer verildiğini nakleder. 

KARGIŞ
Peki, bu duanın bir de bedduası var mıdır? Elbette, zıtlıklar üzerine kurulu olan dünya düzeninde alkışın karşısına da bir sözcük oturtulmalıdır. Öz Türkçe’de alkışın karşısındaki bu sözcük, kargıştır. 

Kargışın kelime anlamı lanetleme, yani bedduadır. TDK, sözcüğü "Kargıma işi veya bu maksatla söylenen sözler, lanet, telin, beddua, ilenç, alkış karşıtı.” olarak açıklıyor. 

Buradan da anlaşılacağı üzere kargıma fiili, lanetleme manasına geliyor. Ancak günümüzde alkış, gerçek anlamının dışında kullanılırken kargış ise çok sık kullanılmıyor. 

Edebiyatımızda yer alan birkaç kargış örneğinden olan İsmet Özel’in Partizan şiirinde sözcük şöyle geçiyor:
“Gırtlağımda bir harf büyüyor
buna dayanacağım
dişlerim kamaşıyor yıldızlardan
buna da.
Kabaran bir çarpıntı oluyor şehir.
Artık yırtarak açtığımız zarflarda
ne kargış, ne infilak”
Alkışınızın bol olduğu, kargışınızın olmadığı bir ömür dileğiyle…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi