ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 24-10-2023 15:53   Güncelleme : 24-10-2023 15:59

Çevrim Dışı / Aydın Hanzala

Yazan: Aydın Hanzala -ÇEVRİM DIŞI

Çevrim Dışı / Aydın Hanzala

ÇEVRİM DIŞI

Kendi yürek odasına çekilen Nahit, radyoda çalan "İnsan insan derler idi, insan nedir şimdi bildim." parçasını dinliyor zihnine hücum eden düşüncelerle boğuşuyordu...

Düşündükçe yüreği daralıyor, ruhu bedenine isyan ediyordu. Göğüs kafesi şişip şişip iniyor, sanki parçalanacak gibi oluyordu..

Hayaller ve gerçekler arasında mekik dokuyan Nahit, derin çıkmazlarda görüyordu kendini. Kapana kısılmış gibiydi... Hangi yana dönse, bir çıkmaz, bir karanlık, bir hayal kırıklığı ile karşı karşıya kalıyordu...

Olumsuz düşünceler beynine hücum ediyor, adeta bombandırmana tuyuyordu Nahit'i. Aslında Nahit, negatif bir insan değildi, hayat doluydu. Pozitif enerjisiyle çevresine güzellik katan bir kişiliği vardı. Yıllarca çevresine faydalı olmayı bir ödev bilen Nahit, ne yazık ki vardığı son nokta da enerjisi tükenen bir hurdaya dönüşmüştü.

Kullanılmak, aldatılmak, kandırılmak gibi hallerin zuhuru kesilmemiş, onun bütün enerjisini tüketmiş ve en nihayetinde kendi tenhalığına çekilerek insanlardan soyutlanmıştı...

Olumsuz düşüncelerden kendini arındırmak için hayli çaba gösteren Nahit; zihni yorgun, gönlü yorgun, insanlığa dair inancı yorgun düşmüştü...

O yorgunluk ile kalktı. Telefon masasına doğru yürüdü. Eline ahizeyi aldı ve numarayı çevirdi. Fakat "aradığınız kişi şu anda meşgul" diye bir ses kaydı geldi kulağına. On dakika sonra yeniden aradı. Aynı sesle karşılaştı. Saatlerce aramaya devam etti ama hep aynı ses yanıt verdi...

Kendi kendine düşündü. "Konferans mı veriyor bu adam, kiminle konuşuyor? Telefonla bu kadar uzun konuşma mı olur ya?" diye mırıldandı. Son bir kez daha aradı ancak yine lanet olası o sesi duydu...

Nahit'i bir telaşlanma sardı ve yine kendi kendine konuşmaya başladı; "Neler oluyor, bu uzun konuşma da neyin nesi." dedi.

Kalkıp arkadaşının evine gitti. Kapının ziline bastı. Ses veren yoktu ve kapı açılmıyordu. İyiden iyiye telaşlanan Nahit, kapıyı zorladı açmak için lakin kapıyı açamadı. Kapının kilit noktasına ayak tabanıyla sert vuruşlar yaptı. Üst üste kapıya vurduğu darbeler sonucunda kapı açıldı ve hızla içeri girdi.

Evde kimsecikler yoktu. Telefon masasına baktı. Ahize yerinden çıkarılmıştı. Masada bir kahve fincanı duruyordu. Ev sanki terkedilmiş gibiydi...

Dönüp duvara baktı Nahit. Duvara büyük harflerle bir yazı yazılmıştı: "İNSANLIK ARANIYOR." Evin başka bir odasına baktı, orada da bir yazı gördü: "VİCDAN CAN ÇEKİŞİYOR." Garip hallere büründü Nahit. Sonra bir başka odaya baktı. Orada ise, yine büyük harflerle; "İNSANIN İNSANA VERDİĞİ ZARARI, ŞEYTAN BİLE VEREMEMİŞTİR" diye yazıyordu.

Nahit, bakmadığı son odaya girdi ve duvarda okuduğu yazı onu dehşete düşürdü; "HER İNSANIN İÇİNDE BİR NAHİT VARDIR, KİMİ NAHİT'İNİ KORUDU, KİMİ DE YOK ETTİ."

Dönüp sağ duvara baktı o duvarda da yine büyük harflerle şöyle yazıyordu: "ŞU AN İNSANLIK, VİCDAN, MERHAMET, VEFA ÇEVRİM DIŞIDIR. NE ZAMAN ÇEVRİM İÇİ OLACAĞI BELLİ DEĞİLDİR. LÜTFEN DAHA SONRA TEKRAR ARAYINIZ." diye yazıyordu...

Editör: Ümmügülsüm Hasyıldırım 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi