ANI
Giriş Tarihi : 16-08-2023 22:46   Güncelleme : 19-08-2023 21:49

Bisiklet / Galip Duman

Yazan: Galip Duman -BİSİKLET

Bisiklet / Galip Duman

BİSİKLET

Ben kenarda oturmuş ağlarken arkadaşlar turlarını atıp benim yanıma geldiler. Teselli ediyorlar.
"Niye ağlıyorsun? Biz de kaç kere düştük, kalktık. Biz de bisiklet sürmeyi anamızın karnında öğrenmedik."
Ağlayarak.
"Ama" dedim, "Yaşar abi bana vurdu."
Kenan da dedi ki; 
"Ola oğlum boşver, takma kafana. Sarıkamış'ta Yaşar abiden şaplak yemeyen mi var.?"
Hepsi onaylar gibi gülüştüler....
Neyse toparlandık.

Ondan sonra Yaşar abiyle dost olduk. Bol bol bisiklete binip öğrendim.
En sonunda o ilk defa görüp beğendiğim, önünde iki tane bayrağı olan, tutacakların kenarlarından püsküller sallanan, arkasında selesi olan, tekerleklerinde beyaz yıldızları bulunan kırmızı bisiklete bindim.

Aradan zaman geçti, yaz geldi. Biz abimle beraber Erdem abinin tuğla ocağında çalışmaya başladık. Abim Kalıpçı, ben küçüğüm. Ya çevirmeci, ya kafesçi olarak çalışıyorum.

Her sabah erkenden kalkıp, çarşıdan, Yukarı Sarıkamış'ın oradaki tuğla ocaklarına yaya olarak gidiyoruz. Zaten yol adamı öldürüyor. Ama yapacak bir şey de yok. Herkes bizim gibi.

Bir akşam işten eve geldiğimizde, yanımıza bisikletiyle birlikte Cemal diye bir arkadaş geldi. Sohbet, muhabbet derken dedi ki; 
"Her gün işe yaya gidip gelmek sizi yormuyor mu?"
"Yormaz olur mu? Bizi asıl yoran yol. Orada çalışırken yapacağımız iş belli. Ama yol çok uzak. Her gün, sabah akşam git gel çok zor oluyor." 
"O zaman isterseniz ben size bisikletimi satarım. Onunla gider gelirsiniz.
Aklınıza bir şey gelmesin. Bu aralar biraz sıkışığım da ondan satıyorum. Yoksa satmam."

Bizim aklımızda öyle bir şey yok. Ancak tabii ki kafamızda şimşekler çaktı.
Neden olmasın? 
Biz bisiklete baktık. Dış görünüşü gayet güzel. Frenleri var. Bantlarla süslenmiş. Püskül takmış. Bayrak asmış. Yani görüntü fena değil.
"Ne istiyorsun?"
"30 lira..."
Abim dedi ki, "Ben almam."
Ben dedim ki "Ben alacağım."
Cemal'den 20 liraya bisikleti aldım. (yevmiyem 4 lira. Yani tam beş yevmiye parası verdim)
Bisikleti eve getirdim. Çok sevinçliyim. İçim içime sığmıyor. Ne demek! Benim bisikletim var. Ben artık bisiklet sahibiyim. Sabah işe bisikletle gideceğim.

O gece sabah zor oldu. Erkenden kalktım. Azığımızı arka seleye yerleştirdim. Yola çıktım. Erenler mahallesinden, Çakır'ın fırının aradan aşağı caminin oralardan geçtim. Tam Gazi Paşa ilkokulu'nun karşısına gelmiştim ki bisikletin arka tekerleği birdenbire kıvrıldı. Deyim yerindeyse resmen sekiz oldu.
Tam bir şok.

Sabahın köründe yapacak hiçbir şey yok. Bisikleti eve getirip bıraktım, doğru işe. Ama moralim çok bozuk. O gün çalıştım ama gel de bana sor. Kafamda binbir sorular.

Akşama gelip bisikleti Yaşar abiye götürdüm.
Baktı ve dedi ki;
"Bisikleti Cemo'dan mı aldın?"
"Evet" dedim. "Nereden bildin?"
"Çünkü bir kaç defa getirdi, ben düzelttim."

Demek üçkâğıtçı sana satmış...

Editör: Ümmügülsüm Hasyıldırım 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi