ANI
Giriş Tarihi : 05-04-2024 20:49   Güncelleme : 11-04-2024 22:44

Bir Şeyim Yok Baba Üzülmeyin / Sebahat Sarıca

Yazan: Sebahat Sarıca -BİR ŞEYİM YOK BABA ÜZÜLMEYİN

Bir Şeyim Yok Baba Üzülmeyin / Sebahat Sarıca

BİR ŞEYİM YOK BABA ÜZÜLMEYİN

Çocukluğumda ilk defa yolculuk yapacaktım, ilk defa doğduğum şehirden uzaklaşacaktım ve öyle heyecanlıydım ki, sevincimi tarif edemem.

Sabahın ilk ışıkları ile yola çıktık, araba çok yakın aile dostumuzundu, onlarla aynı köye gideceğimiz için bize de teklif ettiler ve babam annem ben araba sahibinin annesi ile düştük yollara.

Babamla öne oturduk sohbet ede ede gidiyoruz. Şoför karşıdan süratli gelen aracı fark etti; “Bu arabadaki adam uyuyor herhalde üstümüze doğru geliyor” demeye kalmadı her yer karardı benim için. Yollar gidiş geliş tek yöndü ve sollaması mümkün değildi, önümüzde de araba vardı.

Arabamıza çarpan sürücünün arabası haşat olmuş bizim arabanın kaportası az içe çökmüştü, sanırım Alman aracı olduğu için bayağı sağlamdı.

Arkada oturanlara bir şey olmamış, şöför hafif yaralanmış, babamın ağzı kanla dolmuştu ve çarpmanın etkisi ile ön dişlerini kaybetti. Ben ise ön cama çarpıp arabanın içine düştüğüm için yüzüm gözüm kan içindeydi, babam kendini unutmuş beni kucakladığı gibi arabadan çıkarıp yol kenarına yere yatırmış öldüğümü sanıp.

Nasıl hastaneye geldik bilmiyorum doktor yaramı pansuman ederken ayılmışım; “Bir şeyim yok baba, üzülmeyin” demişim.

Olayın üzerinden aylar geçti, hiç arabaya binemedim. Uzak gideceğimiz yere zorla bindirip götürdüklerinde kan ter içinde kalıyordum.

Yıllar sonra, iki kere daha kaza geçirdim ve artık arabalardan soğudum. Her binişimde içim ürperiyordu, özellikle ön tarafa hiç oturmadım.

Her binişimde, atlatamadığım o korkuyu yaşasam da hissettirmemeye çalışsam da, hâlâ  arabanın ön koltuğuna oturamıyorum. Mecburen binmek zorunda kaldığım zamanlar bacaklarımın uyuştuğunu kasılmaktan bitkin halde; ”Kısa da olsa, yolculuk beni çok yoruyor” yalanının arkasına sığınıyorum.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi