KİTAP ANALİZİ
Giriş Tarihi : 16-09-2023 20:52

Bir Kitap: Otuz Gün / Gül Güleryüz

Yazan: Arzu Ortaören -BİR KİTAP: OTUZ GÜN / GÜL GÜLERYÜZ

Bir Kitap: Otuz Gün / Gül Güleryüz

BİR KİTAP: OTUZ GÜN / GÜL GÜLERYÜ

Arkadaşlarımıza... Sesini, gözünü, sevdiklerini, canlarını yitiren arkadaşlarımıza...

Bedenimi yormak ruhuma iyi gelecek sanıyordum. Şimdi anlıyordum kendilerine zarar veren insanları. Ruhun acısı bedenin acısına hiç benzemiyordu.

Sevgili Bahar ile harika bir yolculuğa çıktık bir kaç gün önce. Üstelik bir "ilk" roman okuduk birlikte. Öyle bir hikayeydi ki bizi alıp götürdü. Ahhh dedik ahhh duygudan duyguya koşarken ve çok sevdik bizi böylesi sarsan bu kitabı.

Bir toplantı ile başladı hikayemiz. 12 Eylül denen karanlık günleri yaşamış insanların bir araya geldiği bu etkinlikte tanıdık.

Ayşegül ve Mehmet'i. Darbe öncesinin, sıkıyönetim günlerinin ve sonrasının izlerini hayatlarında taşıyanların, ortak acıların bir araya getirdiği kahramanlarımızın otuz gününe şahit olduk heyecan içinde.

Hem ruhlarında hem bedenlerinde o günlerin izlerini taşıyanları, darbenin parçaladığı hayatları okumadık sadece. Büyük bir aşk hikayesi, müthiş dostluklar, ayrılıklar, sevgisiz büyümüş çocuklar ve elbette "Kadınlar" vardı bu satırlarda. Ezilen, katlanan, hırpalanan, herşeye rağmen dimdik ayakta kalan, "Kadınlar.".. Herbiri başlı başına etkileyici bu konuları öyle güzel harmalamış ki sevgili Gül karmakarışık kapattım son sayfayı. Aşkın o büyülü halini de yaşadım, ayrılığın berbat çöküşünü de, dostluğun gücüyle mutlu olurken sevgisiz büyümüş tüm çocuklar için sızladı kalbim. Hele bir de bu duygu yoğunluğuna.

"Ölürüm sevdiğim zehirim sensin,
Evvelim sen oldun ahirim sensin"

dizeleri ile Neşet Ertaş eşlik etti ki!!! (pekçok şarkı ve türküyü hatırladık hikayemiz akıp giderken) Sözün kısası Ayşegül, Mehmet, Çetin, Selma ve diğerlerini tanımaktan çok mutlu oldum ben. Kesinlikle tavsiyemdir. Mutlaka okuyun bu çok özel hikayeyi. Kitap Fuarında tanışma şansı da bulduğum değerli dost Gül'e kucak dolusu teşekkürler ve sevgiler yolluyorum böylesi harika bir eseri bizlere ulaştırdığı için. Kalemin, yüreğin var olsun. Başta da dediğim gibi bu yazarımızın ilk romanı, sonrasında üç harika eser daha kalem aldı. Bu özel eseri de okuyarak hepsini tamamlamış oldum kitaplarının. Yeni bir kitapla umarım yakında buluşturur bizi.
Bizim kuşağın söyleyemediği ne çok şey var değil mi? İçimizde yaşadık çoğu şeyi.

En dayanılmazı da hayatımızdan gidenlerin ardından çektiklerimiz galiba. Hayat ne garip, başkasına kızdığımız şeyleri kendimiz yapınca hoş karşılansın istiyoruz her zaman.

Günlerce ağlamak istiyordum, belki o zaman sönerdi içimdeki bu ateş.

Bedenim acı çekmeyi reddetmiş, uykuya gömmüştü kendini.

Ne diyecektim ki? Gidene, 'Neden gittin?' diye sormanın anlamsızlığını biliyordum.

Dik duracaktım. Bir hata yaptım diye ömrümün sonuna kadar acı çekemezdim.

Sivri yerleri törpülenmiş bir budaktım artık, kimseye batmıyordum, kendime bile.

Hayatlarında bir kez bile tatile çıkmayan, sinemaya  tiyatroya gidemeyen, kitap gazete okumayan, evde karılarını döven, çocuklarını korkutarak terbiye etmeye çalışan; kızları, genç kız olduktan sonra onlara bir kere bile sarılmayan, otoriteye boyun eğen, patrondan, polisten, devlet memurlarından, muhtardan, çocuklarının öğretmenlerinden, Allah'tan korkan bu insanlar, böyle fakir yaşamaktan korkmuyorlardı.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi