DENEME
Giriş Tarihi : 01-05-2023 17:35   Güncelleme : 01-05-2023 17:50

Bıktırmak/ Mehmet Şahan

Yazan: Mehmet Şahan -BIKTIRMAK

Bıktırmak/ Mehmet Şahan

BIKTIRMAK

Bu konumuza girmeden önce, “Temcit pilavı gibi önüme koyup durma.” sözünde anlatılmak istenilenin ne olduğunu biraz düşünelim.
Bu sıradan söylenmiş bir söz müdür; yoksa bir konuyu, net bir şekilde vurgulamak için söylenmiş bir söz müdür?

Bu söz bizim ülkemizde her hangi bir şeyi tekrar tekrar önüme getirme, sık sık aynı şeyleri tekrarlayıp durma anlamında söylenen çok önemli bir atasözümüzdür.
Hiç bir insan; sürekli aynı şeyleri yemekten, içmekten, giymekten, duymaktan, konuşmaktan hatta görmekten bile pek hoşlanmaz.

Yine her insan tekrar edilen şeylerden hoşlanmadığı gibi tekrarı yapan kişiden de hoşlanmaz hatta ondan uzak durmaya, onu sevmemeye, daha da ısrarı halinde ise o kişiden nefret etmeye bile neden olabilir.

İnsanın yaratılışında merak diye bir duygu vardır. Merak, öğrenme içgüdüsüdür. İnsan merak ettiği ölçüde öğrenme başarısı elde eder. İnsanın bu duygusunu onun lehine kullanabilmenin önemi de burada ortaya çıkmaktadır.
Hiçbir insan bildiği şeyleri merak etmez. İnsan her zaman bilmediklerini, onun için sır zannettiği bilinmeyenleri merak eder.
Merakını giderdiği ölçüde bilgi dağarcığı genişler ve zenginleşir. Bir yandan da öğrenme arzu ve isteği artarak devam eder. Böylece insan hem ilgi hem de bilgi sahibi olur. Bilgisi ölçüsünde de hayatı kolaylaşır ya da zorlaşır. Sadece ihtiyacı olduğu zamanlarda bildiklerini kullanır.
Öğrendiği yeni bilgi ve beceriler sayesinde başarmanın verdiği mutluluk ve huzuru yaşar. Kendine olan saygısının ve öz güveninin artmasına vesile olur.

İşte tüm bu özellikleri göz önünde bulundurarak rica, istek, söz vb. konularda mümkün olduğunca tekrardan kaçınılmalı; sık sık aynı şeyleri yaptırmaktan veya konuşmaktan uzak durulmalıdır.
Gerek duyuldukça farklı konularda ilgisini çekebilecek eylemlerde bulunulmalı, çocuğun merak ettiği, ilgilendiği konularda da gerekli destek verilmelidir.

Mümkünse ihtiyaç hissettiği konularda da rehberlik yapılmalıdır.
Ataların dediği gibi “Nabza göre şerbet” verilmeli,  özellikle her şey kıvamında ve dozunda olmalıdır.
Çocukla olan ilişkilerde öyle hassasiyet gösterilmeli ki; çocuğun size karşı olan yaklaşımı “Gönül istemeyen aş değil, severek yenilen aş.” tadında olmalıdır.

Kısacası çocuk sevildiğini, önemsendiğini düşünerek sizinle olmaktan, sizinle çalışmaktan zevk duymalı; mutlu olmalıdır.

Editör: Ümmügülsüm Hasyıldırım 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi