DENEME
Giriş Tarihi : 25-06-2023 15:27

Bayramlar mı Eskir İnsanlar mı? / Ender Arslan

Yazan: Ender Arslan -BAYRAMLAR MI ESKİR İNSANLAR MI?

Bayramlar mı Eskir İnsanlar mı? / Ender Arslan

BAYRAMLAR MI ESKİR İNSANLAR MI?

Orta yaş ve üzeri çoğu insandan duyarız, “Aah! Ah! Nerede o eski bayramlar!” serzenişini ya da “Bizim zamanımızda böyle miydi canım bayramlar!” diye yakınıldığını. Sızlanmalar, eski günlere özlem duyan birinden geldiğinde, daha derinden hissedilir bazen.

Galiba zaman, gerçekten de kuantum fiziğindeki yerçekimi kadar önemli bir boyut hayatımızda. Alışkanlıkları, ananeleri, geçmişi ve geleceği tümüyle tasnif edebildiğimiz nerdeyse en önemli ölçüttür diyebiliriz. 
Kuşak çatışmalarında hemen ağza geliveren ve durumu özetleyen “zamane çocukları” tabiri hem eleştirinin hem de kabullenişin klasik ifadelerinden biri gibidir.

Bazılarımız fark ediyor olabilir; eleştiri kabullenişten önce başlıyor ama kabullenme, zaman geçtikçe ortaya çıkıyor. Aradaki farkı anlamanın tek yolu kıyas olsa da kıyaslayabilmek için de zaman gerekiyor.
Acılarımızı ve sevinçlerimizi hissedebilme derinliği de zamana göre değişebiliyor.

Eşimizin gözlerinin içine ilk bakışınızın üzerinden geçen yirmi yıldan sonra yine aynı duyguları hissediyor muyuz örneğin? Elbette tek sebep zaman değil, duygularınızı değiştirebilecek iyi ya da kötü birçok olay yaşanmış olabilir. İhtiyarladığımız için de değişebiliriz, duygularımız da bizimle değişebilir ama bunların hepsi için zaman gerekiyor.
“Kardeşim bak bunlar demir para ama sendekiler kâğıt olduğu için yırtılabilir, hadi değiştirelim. Bak bu kıyağımı da unutma ha!” diyerek o çocuk aklımızla kardeşinizin bayram harçlıklarını bir banker edasıyla zimmetinize geçirdiğinizde, kendinizi zeki ve mutlu hissetmiş olabilirsiniz. Peki ya bugün? Aynı duyguları aynı saflıkta hissedebiliyor muyuz? Bugün pişmanlık duymasak bile o gün gelmediği kadar komik geliyordur şimdi bize. Sadece olgunlaştığımız için değil, üzerinden zaman geçtiği için de farklı hissedebilir insan.
“Sahip olduğumuz en değerli şey zamandır” cümlesini duyduğumuzda ya da okuduğumuzda, “Evet ya, bu çok doğru!” diyerek onaylasak bile etrafımızda zamanı doğru kullanmak konusunda çaba göstermeyen birçok insan görebiliriz.

Zamanı, kullanmaktan bahsediyorum çünkü “zamanı yönetmek” kulağa çok iddialı ve mantıksız geliyor. Zamanı yönetemeyiz! En azından ben, hiç duymadım ve görmedim ki “Biraz zamanı durdurayım da azıcık şurada dinleneyim” diyen biri, bunu başarabilsin. Veyahut “Eyvah randevuma geç kalacağım galiba zamanı on beş dakika geri alayım bari” diyemeyiz. Yapabileceğimiz tek şey; zor durumlara düşmemek için zamanı doğru kullanacak planlar yapmak ve o planlara mümkün olduğunca uymak olabilir.

Sonuçta ömür dediğimiz şey bir zaman diliminden ibaretse hangi anına nasıl bir anlam vereceğimiz az çok bize kalmış. Atalarımız, “Her yaşın bir güzelliği vardır” diye boşuna söylememişler. O günün bayramları bugün bize farklı gelse bile yarının bayramları da çocuklarımıza farklı hissettirecek. O yüzden her bayram ayrı bir bayram, her bayram ayrı bir şükran.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi