BANA BİR UYKU GEREK
Bir ölüler mezarlığıdır ki ruhum
Göç etmiş sesleri, yüzleri ve anıları saklıyorum
Geçtiğim bütün yollardan geçmişlerin
Ayak izlerini arıyorum
Yürüdüğüm yollarda dertlerimin izleri
Derdinden kaçanların izlerini gizledi
Gülüşünü yeniden görmek
Sesini duymak istediklerim var
İşte bunun için
Başka bir dünyaya açılmalı kapılar
Kıldan ince kılıçtan keskin sıratın yüzü
Yine de geçeceğiz görmek için o yüzü
Yokluğu da tattım ayrılığı da
Damağımda meyvelerin tadı
Bir sonu varmış hayatın inandım
O yüzden bıraktım inadı
Yalın kılıç savaşçı yoruldu fetihlerden
Geriye ne kaldı ki koskoca İskenderden
Belki de insana lütfedilmiş
En büyük nimettir inanmak
Yoksa bu belirsizlikte çıldırmadan
Nasıl başarılırdı yaşamak
Kim sığınmamıştır ki duanın gölgesine
Kainatın kederi çökmüşken ensesine
Bu mavi deniz bu gökyüzü bu martılar
Bu güllerin çıldırtan kokusu
Yaşamayı başardım ve sevmeyi
Ölüm her yana kurmuş olsa da pusu
Mevziden mevzilere savrulsada yüreğim
Biliyorum her yönde vurulup düşeceğim
Nabzımda hayatın soluğu atarken
Ve ölürken saçlarımın rengi
Hayalimde el sallıyor artık hatıra olmuşlar
Hatırlıyorum kimi kaya gibi yaşlı kimi su gibi gençti
Yaprak bir gün dökülür insan bir gün sıkılır
Ömür haşmetli yapı bir gün gelir yıkılır
Nerede ve hangi vakitte gelir bilmiyorum
Ama biliyorum merak etmenin çekiciliğini
İllaha da beklemediğim bir zamanda gelecek
Çünkü o da seviyor merak ettirmeyi
Perdelerin ardında suretler gizleniyor
Suretler ki onları gördüğümü biliyor
Artık ölümden korkmak için
Hiçbir neden yok
Çünkü arkasından dua ettiklerim
Yanımda olanlardan çok
Bekliyor olmalılar gelenlerin yolunu
Biliyorlar yolcunun en son yorulduğunu
Ey ölüm haşmetli güneşin yıldızlı gecesi
Ve yorgun günlerin şefkatli yatağı
Beni sarmala kurut anlımdaki teri
Bırak beni hayat bekliyor annemin kucağı
Hiçbir yerde dinlenmez biliyorum bu yürek
Bana bir uyku gerek bana bir uyku gerek