Yol...

Turan Demirci

12-04-2022 00:24

Advert

Yıllar önce izlediğim bir belgesel, 1800’ler Almanya’sında geçiyordu. Demir yoluyla üretim yerlerinden büyük şehirlere nakledilen lahanalar, meydana gelen bir arıza nedeniyle üç gün beklediği için çürüdüğünden, ürünlerin dondurularak naklini anlatıyordu.

Benim ilgimi çeken asıl konu ise bu hikâyenin arka planı. Yani 1800’lerde Almanya’da demiryolları ağının kurulmuş olması ve üreticinin tarlasındaki ürünü trenler aracılığıyla büyük şehirlere yani pazarlara naklediyor olması. İstanbul’dan Ardahan’a giden bir demir yolunda haritaya göre yukarıdaki illerden aşağıya, aşağıdaki illerden yukarıya ara arterler düşünün ve bu hatların da diğer şehirleri birbirine bağlayarak ana hatta bağlandığını. Trabzon’daki balıkçının balığını, Antalya’daki narenciye üreticisinin portakalını, Kars’takinin tereyağını bu hatlar üzerinden istediği şehre ulaştırabildiğini düşünün. İnsanların göç etmesi için bir neden kalır mı?

Zülfü Livaneli’nin çok güzel bir tespiti vardı, diyordu ki: “Bir ülkeye gittiğinizde uçaktan aşağı bakın, eğer o ülkedeki şehirlerde yollar muntazam, evler belli bir nizam içinde inşa edilmişse o ülkeye indiğinizde insan ilişkilerinin de aynı muntazamlıkta olduğunu görürsünüz.” Bu tanıma uymayan ülkelerde de her şey birbirine karışmıştır. Herkes İstanbul’un çok güzel bir şehir olduğundan falan bahseder ya, ben gördüğüme inanırım. İstanbul berbat kullanılmış bir şehirdir. Bunu anlamak için çok uzağa gitmenize gerek yok. Bir buçuk saat mesafedeki Sakarya’ya gidin, başka bir ülkeyedeymiş gibi hissedersiniz kendinizi. Gerek insan davranışları gerek coğrafya açısından başka bir ülke.

Biz çok kötü kullanılmış bir ülkede yaşıyoruz. Yurt dışına hiç çıkmadım ama gidip gelen arkadaşlarım var. En son Amerika’ya giden bir arkadaşıma nasıl diye sorduğumda şöyle demişti: “Burası bir ülke, orası başka bir gezegen.” Türkiye içinde gittiğim yerlerde ilk fark etiğim şey şudur: "Uçsuz bucaksız boş araziler ve girdiğiniz anda üst üste, dip dibe yığılmış şehirler…" Ulaşıma göstermediğimiz özen veya birilerinin karayollarındaki çıkarlarından kaynaklanan bilinçli yanıltmaları, bu ülke insanının yığıntı şehirlerde yaşamalarına neden olmuş. Güzellik anlayışımız da bulunduğumuz yerin vermiş olduğu algıya göre şekillenmiş. Yani sizin anlayacağınız İstanbul’a düşmüş, boğaza sarılmışız!

DİĞER YAZILARI Ama Hep Bizim Koyunlar 01-01-1970 03:00 İyilik Kazansın 01-01-1970 03:00 Cins... 01-01-1970 03:00 Hafife Alma 01-01-1970 03:00 Hepiniz Tarihe Geçeceksiniz 01-01-1970 03:00 Tapusunu mu Aldın 01-01-1970 03:00 Yapay Zeka Bard 01-01-1970 03:00 Bir Reklam Gidelim 01-01-1970 03:00 Şeker Gibi 01-01-1970 03:00 Seçim 01-01-1970 03:00 Basit 01-01-1970 03:00 Doğrunun Yanında Durmak 01-01-1970 03:00 Tansiyonum Çıktı 01-01-1970 03:00 Yön Tayini 01-01-1970 03:00 Zaman 01-01-1970 03:00 Doğru Müzik Henüz Çalmadı 01-01-1970 03:00 İlk Emir 01-01-1970 03:00 Köprü 01-01-1970 03:00 Eski Evler Renksiz Olur 01-01-1970 03:00 Uyum... 01-01-1970 03:00 Şahsiyet 01-01-1970 03:00 Sevmek Lazım 01-01-1970 03:00 Kural 01-01-1970 03:00 Ha Deyince Olmuyor 01-01-1970 03:00 Özlem 01-01-1970 03:00 Ben Yaparım Abi 01-01-1970 03:00 Çizgi 01-01-1970 03:00 Yaşamadan Öğrenemezsin 01-01-1970 03:00 Adam... 01-01-1970 03:00 Ver Paşam 01-01-1970 03:00 Elimizden Geldiğince 01-01-1970 03:00 Bazı Şeyler Hiç Değişmiyor 01-01-1970 03:00 Çalmanın da Bir Adabı var 01-01-1970 03:00 Hacamat 01-01-1970 03:00 Güç... 01-01-1970 03:00 Ne Yazmalı? 01-01-1970 03:00 Bilgi mi Beceri mi? 01-01-1970 03:00 Kendini Değerlendir 01-01-1970 03:00 Gülümseyin 01-01-1970 03:00 Ekip İşi 01-01-1970 03:00 Ahlak mı Dediniz 01-01-1970 03:00 Sanal 01-01-1970 03:00 Kullanma Kılavuzu 01-01-1970 03:00 Klasik 01-01-1970 03:00 Başkasının yerine düşünme 01-01-1970 03:00 Geri vites 01-01-1970 03:00 Meydan Mustafa 01-01-1970 03:00 Okul mu?.. 01-01-1970 03:00 Enerji 01-01-1970 03:00 Profesyonel 01-01-1970 03:00 Çeşit 01-01-1970 03:00 Karar Ver 01-01-1970 03:00 Çıplak Gerçek 01-01-1970 03:00