Nişan törenine arkadaşının daveti üzerine katılan genç kız bütün ısrarlara rağmen oynamaya kalkmıyor. Çalınan hemen her müzikte davet yenilense de nazik bir reddedişle daveti geri çeviriyor. Ta ki kendi yöresinin müziği çalıncaya kadar... Bu sefer de davete fırsat vermeden kendisi kalkıp horona katılıyor. Müzik bitip yanımıza geri döndüğünde davette bulunmasına sebep olan tanıdığım, biraz da şaşkın bir ifadeyle:
-Hani oynamıyordun?
-Demek ki diyorum, doğru müzik henüz çalmamıştı.
Keyfinizi, heyecanınızı harekete geçirecek o ilk adımı atacak kıpırdanışı henüz hissetmiyorsanız doğru müzik henüz çalmıyor demektir. Nezaketen kimi şeylere karşılık verebilir, mış gibi yapabilirsiniz ama ruhunuz ve bedeniniz arasındaki dengenin tam oluşabilmesi için ve bütün hücrelerinizin aynı anda titreşebilmesi için o müziği hissetmeniz lazım.
Güneşin sıcaklığı, karın beyazlığı, yemeğin lezzeti, dinlediğiniz şarkının nağmeleri ancak sizin hissiyatınızla denk düştüğünde gerçek anlamını bulur. Yoksa hayat yanı başınızdan akıp gider ve siz müziği hissedemezsiniz. Aklınızda düşünceler varken gözünüzün önünden kayıp giden manzaralar gibi yaşananlar da ömrünüzden kayıp gider. Bazen hayata yetişeceğim diye henüz doğru müzik çalmadan katılmaya çalışanlar olur. Ya adımlar ritme uymaz, ya akıl yoluyla ruhu rahatsız eden kimi şeyler duyulmamaya, hissedilmemeye çalışılır ama içinizden bir ses bir yerlerde bir yanlış var diye ısrarla bağırır.
Kimi zaman “fırsatlar” diye adlandırılan durumlar vardır bu kimi zaman da “kısmetin ayağa gelmesi” diye adlandırılır. Kimi insanlar bu gibi durumları reddettiğinde tepki alırlar. Ben ise bu davranışları hep samimi bulmuşumdur. Karşınızdaki durum veya kişi melodiyi başlatmıyor ruhunuzu titretmiyorsa fırsat olsa ne olur kısmet olsa ne olur?
Dedim ya hayatın dışarıda nasıl yaşandığı değildir gerçekte yaşamak, yaşananın sizde bir karşılık bulup bulmadığıdır. Yollarda insanlar, vitrinlerde eşyalar, evlerde hayatlar hep oldu ve hep olacak, bunların ne kadar önemli olduğunu ise içinizdeki ritim belirleyecek.
Bana dünyanın en enteresan olayı nedir diye sorsanız aşktır derim mesela. Milyarlarca insan içinde sadece bir kişiye karşı bu hissi hissetmek ruhsal ve bedensel olarak sadece onda tamamlanmak işte bu bana dünyanın en gizemli olayı gibi gelir. İşte o zaman engelleri yıkan, olmazı olur yapan, dünyayı karşısına alsa da sevdiğine doğru akan ritim bütün hücrelerinize nüfus etmeye başlar. Bunu henüz hissetmediyseniz acele etmeyin. Doğru müzik henüz çalmamıştır.