ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 03-02-2024 01:24   Güncelleme : 03-02-2024 02:07

Solgun Yapraklar / Ahmet Keskin

Yazan: Ahmet Keskin -SOLGUN YAPRAKLAR

Solgun Yapraklar / Ahmet Keskin

SOLGUN YAPRAKLAR

Bankta yalnız başına oturuyordu. Arkasına yaslanmış, etrafından kopuk bakışları karşısındaki ağaçtaydı, dalgındı.

Ona doğru ilerledi. Yanına geldiğinde; “Merhaba” dedi.

Sesle irkildi ve baktı.

- Merhaba…
- Yanınıza oturabilir miyim?
- Buyrun lütfen!

Yanına oturdu. Elindeki poşeti ayak ucuna koydu.

- Sizinle bir süre arkadaşlık yapabilir miyim?
- İyi olur. Biz huzurevi sakinlerinin ailesi olsa da dostları arkadaşları olmuyor.
- Karamsarsınız.
- Aileden görülmeyen ilgi maalesef öyle yapıyor.
- Ailem, demiştiniz.
- Evet bir kızım, iki oğlum var.
- Buradalar mı?
- Şehrimiz aynı olsa da arada koskoca kıtalar var. Zaman zaman gelirler ziyaretime. Ayaküstü.
Bazen torunlar olur yanlarında. Onlar geldiğinde zaman su gibi geçer.

O, sadece dinledi. Sanki bir fermuar açılmış, içinden dalgın bedenin çözülmüş dili konuştukça konuşmuştu.

- Başını ağrıtmıyorum değil mi? Yetmiş yılın verdiği gevezelik say.
- Dinliyorum, lütfen devam edin.

Çözülen dil yaşamının kendince seçtiği anılar denizinden anları, dalganın kumları kıyıya yığması gibi yeni tanıştığı bu bedene anlattıkça anlattı.
Arada torbadan çıkan simiti yediler, meşrubatları içtiler. Zaman akıp gidiyordu.

Sözün bir yerinde biri anlatmaktan, diğeri dinlemekten bitap düşse de, bir memnuniyet hali ortadaydı.

- Bir daha gelir misiniz?
- Olabilir. İlk fırsatta.
- O zaman siz anlatırsınız, ben sizi dinlerim.
- Sizi dinlemek güzeldi.
- Sizde de güzel yaşam hikâyeleri vardır.
- Sizinki kadar olmasa da var efendim.
- Bir dahaki görüşmeyi iple çekeceğim.

Dış kapıya kadar beraber yürüdüler. Tokalaşıp ayrıldılar. Bu kapı içinde hapsedilmiş yaşamlar, dışarıda aileler, çocuk büyüten on binlerce aile vardı. Hem birbirine sıkı sıkı bağlı, hem rüzgârda savrulmuş bir yaprakça ayrı. Pek çok yaprak ağacından ayrı, yalnızlığında tükeniyordu.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi