ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 17-11-2023 21:00

El Ver / Ahmet Keskin

Yazan: Ahmet Keskin -EL VER

El Ver / Ahmet Keskin

EL VER

"Çocuk!" diye, seslendi yaşlı kadın; "Hele bekle."

İki elinde iki baston, sallana sallana ona doğru yürümeye çalışıyordu. Yılların yıprattığı beden, bastonlardan aldığı destekle güçlükle ilerliyordu. Çocuk diye seslendiğinin yanına geldiğinde, derin bir “ohhh” çekti.

Genç adam, tanımadığı bu kadının haline üzülmüş, merakla ne diyeceğini bekliyordu. Dikkatlice yüzüne baktı; eşarbının altından taşan saçlar bembeyaz, yüzündeki kalın çizgiler kırış kırıştı.

- Buyur teyze, ne vardı?
- Sen Hatçe'nin oğlu İsmail değil misin ?
- Hatçe mi?
- Hıı..
- Biriyle karıştırdın beni galiba...
- Allah Allah! Bir insan bu kadar mi benzer? Seni, İsmail sandım, anam.
- İnsan insana benzer teyzem. Sen İsmail'e ne diyecektin ki?..
- Amcan öldü oğul. Geride kaldım. Bir de..
- Evet bir de?
- Yokluk var. İsmail'e; 'bana ekmek al.' diyecektim.
- Ekmeğin yok mu?
- Neyim var ki?

Genç adam, etrafına bakındı ve az ileride, köşedeki dükkanı gördü.

- Sen, burada bekle teyzem. Ben sana ekmek alacağım.
- Sen İsmail değilsin.
- Olsun. Bugün ben alacağım. Başka bir şey istiyor musun?
- Nasıl desem ki?
- Söyle teyzem, çekinme!
- Birkaç yumurta, bir paket yağ ve tuz...

Genç adam, hızlı adımlarla köşeye yürüdü. Açık kapıdan girdi. Ekmek, yumurta, yağ, tuz ve birkaç şey daha aldıktan sonra, hesabı ödeyip dükkandan çıktı.

Yaşlı kadın kaldırıma çömelmiş, ona doğru bakıyordu. Yaşlı kadının gözlerinin ışıldadığını ve mutlu olduğu görünce tatlı bir huzur kapladı genç adamın içini. Adımlarını sıklaştırarak yaşlı kadının yanına geldi.

- İstediklerini aldım, teyzem.  Götürebilecek misin bunları?
- Sana zahmet verdim.  Hakkını helal et.
- Helal olsun teyzem. Sen zor yürüyorsun, bir de bu iki torbayı nasıl taşıyacaksın?

Yaşlı kadın minnetle gülümsedi.

- Götürürüm oğul, götürürüm. Sen üstüne düşeni yaptın. Bir teyzeyi sevindirdin..

Yaşlı kadın, kendilerine doğru yürümekte olan çoçuğa seslendi.

- Üsen gel buraya len.

Çocuk koşup geldi yanlarına.

- Ne var?
- Abinden şu torbaları al bakem..

Çocuk, genç adama baktı.

- Ver abi, ver.

Genç adam, elindeki torbaları çocuğa uzattı.

- Götürebilecek misin?
- Götürürüm, evi aha şurası..

Çocuk torbaları aldı ve yürümeye başlamadan önce genç adama baktı. 

- Kapının önüne bırakırım.
- Tamam.

Genç adam, cebinden yüz lira çıkarıp yaşlı kadının eline sıkıştırdı.

- Yanında bulunsun, teyzem. 
- Sağ ol oğul.

Genç adam, gideceği yere doğru yürürken, bastonun taşlarda bıraktığı ses kulaklarında sevinçle çınlıyordu.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi