GÜMÜŞ TOHUM
Doğarken güneş bu sabah içime,
Kondu avuçlarıma yeni bir ömür.
Zamanın göğsünden süzülen ilk nefesimdin sen, ferahlatan.
Sonsuzluğumun minik nabzıydın,
Kalbimde atmaya başlayan.
Sen doğunca; yeryüzüne bir damla süt gibi akıttı ışığını gökyüzü.
Ben toprağı oldum, sen o ışığın tohumu.
Yeşerirken gözlerinle, evrenin tüm soruları eridi içimde.
En güzel cevabımsın şimdi cançiçeğim:
“Sevgi; minicik dudaklarından sessizce gülüşler süzülmesidir yüreğime."
Gözlerin, evvel zaman masallarının aynası şimdi...
İçinde; eski âşıkların gözyaşı,
Geleceğin umut kristalleri saklı.
Saçların, rüzgârın ellerine fısıldadığı bir nağme,
Süzüldü henüz söylenmemiş bir şarkının telinden...
Bakınca sana, bir düş ülkesinin haritasını okuyorum,
Yükseliyor arşa hayallerim.
Çocuk oluveriyorum birden minik yüreğinde,
Küçücük parmaklarının dokunduğu kalbimle...
Nefesin kuş sütünden örülmüş sabah sisi,
Tenin gökyüzünden inen su perisi,
Sevgin henüz dile gelmemiş bir sabahın penceresi.
İşte budur mucizenin sureti!
Zaman seninle yeni doğmuş kelebek sanki...
Çarptıkça yüzüme yeniden çicek açtım,
Dile geldi içimdeki papatyalar.
Sen henüz hiç konuşmadan;
Tüm kelimeleri temize çeken bir şiirdin,
Gelişinle, sustuğum tüm ömrümü yeniden söyledim,
Hiç susmamış gibi...
Sen ölçtün ilk kez evrenin nabzını, ufacık bedeninle.
İşte o an ne anneydim ne de kadın,
Bir nehir, bir çağlayandım taşların bile kıskandığı.
Seninle babaanneydim;
Bulutlardan salıncağının sallandığı...
***
TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...
Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz