ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 27-11-2023 19:05   Güncelleme : 27-11-2023 19:14

El Ele / Ahmet Keskin

Yazan: Ahmet Keskin -EL ELE

El Ele / Ahmet Keskin

EL ELE

- Hanım!

Kadın elindeki kirmanı bırakıp döndü.

- Buyur!
- Bugün seninle mezarlığa gidelim.
- Ne zaman?
- Abdestimizi alalım. Çıkalım. 
- Olur.
- Akşam annemi gördüm rüyamda. 
- Hayır olsun.
- İnşallah. Rahmetli, güllü basmaları içinde kollarını dirseğe kadar sıvamış. Bahçenin köşesinde kerpiç kesiyordu. Kocaman bir harman çamur karmış. Kalıba basıyor. Sıkıştırıyor. Kaldırıyor. Yenisine geçiyor. Koca avlu kerpiç kesmiş. Neredeyse adım atacak yer yok. Babam rahmetli; ‘ Yeter artık, hele bir soluklan' diyor. O duymuyor. Babam ikileyince, ‘İşimden alıkoyma, zamanım azaldı. Oğlana oda yapacağım. Evlenme vakti geldi’ diyor. Harıl harıl çalışıyor. Babam izliyor. Elinde sigarası, nefes çeke çeke izliyor. Hiç yardımcı olmuyor. Ben geliyorum; 'Anam yardım edeyim' diyorum. 'Sen batırma üstünü başını. Ben yapacağım her işi.’ diyor.  Küreğe uzanıyorum, 'karışma’ diye bir bağırıyor uykumdan fırlayıp kalkıyorum.

- Hayır diyelim, hayır olsun. Rahmetli seni çok severdi ya..
- Severdi.
- Haydi abdestimizi alalım. Bahçeden kasımpatılardan demetleyeyim. Kabirlerini çiçeklendirelim. Dualarımızı edelim. Misafirleri olalım.
- Olalım.

Elindeki kirmanı, sandalyenin üstüne yün tomarı ile birlikte bırakıp avluya çıktı. Adam, kollarını sıvayıp, çoraplarını çıkarıp abdest almaya başladı. Kadın avlu kenarındaki çiçek talvarindan sarılı, morlu, kahverengili kasımpatılardan koparıp demetledi ve avludaki masanın üzerinden poşet alıp içine koydu ve o da abdest almaya gitti.

Kapıyı kilitleyip yola koyuldular. Kadın, sol elinde çiçek torbası yürümekte. Adam, sağ elini uzatıp eşinin boş elini avucuna alıp sıktı.

- Sıra bize geliyor hanım.

Kadın, onun elinin sıcaklığını içinde hissetti o an.

- Doğduk, öleceğiz.
- Önce ben, önce ben. Sen gidersen, ben boşlukta kalırım. Sensiz olamam.
- Sen gidersen, ben de olamam. Yarım kalırım. 
- Herşeyin hayırlısı. 
- Herşeyin hayırlısı.

Sessizleştiler. Ayakları mezarlığa doğru ilerlerken, ölümün hüznü üzerilerinde geziniyordu. El el yürürken çevreye hiç bakmıyorlardı. Ahiretin hesabını düşünerek yürüyor gibiydiler.

- Hangimiz önden giderse gitsin, yerimiz yan yana olsun. Dünyamız gibi, ahiretimiz de birlikte olsun.

- Olsun. Ben senden memnunum.
- Ben de, senden memnunum.

Gün ilerlerken güneş üstlerine vuruyor. Yaşam sürüyor… 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi