SÖYLEŞİ
Giriş Tarihi : 28-04-2023 00:58   Güncelleme : 28-04-2023 01:18

Sustum

Yazan: Ümmügülsüm Hasyıldırım -SUSTUM

Sustum

SUSTUM 

Yılların ağırlığı çökmüş üzerime, yorgun omuzlarım artık benliğime ağır geliyor. Beden hanem virane, pörsümüş yanaklarım yere düştü düşecek. 

Çocukluğumu hatırlamıyorum, o duyguyu da tanımıyorum. Mutfak tezgahına bulaşıkları yıkamak için dikeldiğimde, boyum yetişmediği için ayaklarımın altına tabure koyuyordum. Henüz okula başlamamıştım. Evlat olarak benden herkesin bir beklentisi vardı. Beklentilere elbet cevap vermeliydim. Eve yorgun gelen anne ve babama karşı anlayışlı olmalıydım, evlat olmak bunu gerektirirdi. Oldum ve sustum. 

Kardeş candır, canından bir parça.Tek varlığım tek sermayem tek kardeşimdi. Onu da çocuk yaşımda ayrılığa kurban verdim. Kopuş o kopuş. Uzaktan da olsa iki arada bir derede görmek istersin. İzne geldiği günü iple çekersin, kavuşmaların lezzetine lezzet katar, doyamazsın. Yazamadığı mektuplara, arayamadığı telefonlarına karşı anlayış ister senden. Anlar, susarsın.

Çocuk olamadan, çocuk gelin oldum. Gelin olmak neydi? bilmiyordum. Gelin olmayı biliyorsan, hizmet etmeyi de bileceksin. Yemek yapmayı, temizliği, çamaşır yıkamayı; hayvanları yemlemeyi, gütmeyi de becereceksin. Şimdi ki gibi makineler yok ki, Her şey elle yapılıyor. Gelin olarak fedakârlığı da bileceksin; kayınvalidene, görümcene, eltine, kaynına da anlayışlı olacaksın. Gelin olmak anlayışlı olmayı gerektirirdi. Anlar, susarsın.

Evlenmeyi biliyorsan eş olmayı da bileceksin. Akşama kadar çalışıp gelen eşini güler yüzle karşılayıp, sofrasını koyacak, ihtiyaçlarını giderecesin. Huzurla gününü tamamalamasına destek olacaksın. Evin geçimini sağlayan evin direğini hoş tutacak, anlayışlı olacaksın, sonuçta eş olmak bunu gerektirir. Anlar, susarsın.

Derken çocuk gelinlikten çocuk anneliğe terfi edersin. Uykusuz geceleri gün boyu süren ev ve ova işleri takip eder. Ağlayan çocukları susturmak, yedirip içirmek, hastalandığında sabahlara kadar başını beklemek anne olmanın gereğidir. Evlat olursun, gelin olursun, eş olursun, anne olursun; her yere yetişirsin. Tabi ki anlayışlı ve hoş görülü olmalısın, anne olmak bunu gerektirir çünkü. Anlar yine susarsın.

Evlatlar büyür, okur, iş sahibi olurlar, düzen tutarlar. Allah'ın izniyle evlenirler, kayınvalide olursun. Gelin gelecek, damat gelecek diye tüm düzenini onlara göre kurarsın. Yüzü eğrilene moral olmaya, hasta olana şifa olmaya çalışırsın. Çocuklar mutlu olsun da ben birşey değilim dersin. Bir kayınvalide olarak anlayışlı olursun, çünkü büyüklük bunu gerektirir. Anlar yine susarsın. 

Zaman su gibi akar, yeni misafirlerin, torunların gelir birer birer fani dünyaya. İşten güçten yaşayamadığın anneliği tatmak istersin, anneanne ve babaanne olarak. Ancak evlatların sınırları, kuralları vardır, yaklaşamazsın. Devran dönmüş, eski çamlar bardak olmuştur, tâbi olmak gerekir. Anneanne, babaanne olarak anlayışlı olursun, olmak zorundasındır, olur ve yine susarsın.

Hayatta hep anlayışlı olmak zorundasındır ama hiç anlaşılmazsın. Evlat olarak, gelin olarak, anne olarak, kardeş olarak ve kayınvalide olarak hatta komşu, arkadaş olarak dahi anlaşılmak isterler ama hiç anlamazlar. Hep almak isterler, vermeye yanaşmak istemezler, susarsın. 

Geriye dönüp baktığımda hep birilerini anlamaya çalışmışım ama hiç anlaşılmamışım. Tek taraflı yükün altında, kambura dönmüşüm haberim yok. Zaman su misali akadursun, anlaşılmamış duygular öksüz ve yetim. Suskunluğum saflığımdan değil, sevgimden. Rıza diresinde bir ömre olan talebimden. 

Anlamak neydi? Anlaşılmak mı, anlaşılamamak  mı?
Susmak kader miydi, kadere sükut mu? 
Kim bilir!

Editör: Nevin Bahtışen 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi