MEZAR TAŞLARI BİLE SOĞUK BAKACAK BİRBİRİNE
Koca elli yıl geçti; verdiği son karar ile bir ömrü bir kalem de sildi.
“Elektrik alamıyorum, anlaşamıyorum, yaşlandı artık, gözüme güzel görünmüyor…”
Ahir ömründe verdiği karara kargalar da gülmüyor artık. Bahaneler göze kara, dile hep yara olmuştur.
Aşk mı, sevgi mi, tutku mu, heves mi?...
Zamanında varlığı ile iki kabloyu birbirine bağlayan şey neydi de şimdi koptu?
Kadın anne oldu, ev hanımı oldu, aşçı oldu, temizlikçi oldu, eşine eş oldu…
Baba oldu, dışarıda ailesi için çalıştı, korudu kolladı, dağ oldu, koca bir yürek oldu, cesaret oldu…
Şimdi ne oldu?
Çocuklar evlendi gitti, saçlarına ölümün kokusu sindi. Gözlerinde parlayan yıldızlar söndü, dizlerinde yılların yorgunluğu, dilinde veda türküsü, elinde dostların kokusu kaldı.
Senden geriye ne kaldı onu söyle? Bir sen bir de sesine ses veren, seni duyan, duymasa da etrafında dolanan eş. Bundan sonra kim anlar seni, dertleri ortak paylaşıp tek başına gitmek olur mu?
Belki de tek başına çıktığın yolda bir daha yan yana gelemeyeceksin, mezar taşları bile soğuk bakacak birbirine.
Editör: Nevin Bahtışen