MAHALLEYE YENİ GELEN KOMŞULAR
Yaklaşık iki yıl önce bizim mahalleye gelip Elefant Caddesi üzerinde bir zamanlar Alman Kühn ailesinin yaşadığı ve bir süre sonra ailenin satılığa çıkardıkları 20 numaralı üç katlı evini satın alarak yerleştiler. İnanın hâlâ nereli ve kim olduklarını kesin bilmiyoruz. Mahalledeki komşulardan bazıları Suriyeli, bazıları Iraklı bazıları da İranlı diyor...
Geldikleri günden bu yana kimseyle bir diyalogları ve selam alıp verdikleri de yok. Bu derece kapalı sır küpü bir aile. Haklarında kimse henüz bir şey bilmiyor. Haklarında bildiğimiz tek şey üç katlı evde üçü kız, ikisi erkek, anne ve baba olmak üzere yedi nüfus birden yaşıyorlar. Oğlanların ikisi çalışıyor gördüğümüz kadarıyla, diğerleri de yani üç kız anne ve babaları da günün yirmi dört saati evdeler...
Evlerinin arkasında küçük bostan gibi bir yerleri var içerden çıkınca oraya kendilerini atıyorlar oradan kalkınca da içeriye o kadar. İlginç ve oldukça garip insanlar vesselam. Anaları olan kadın pek dışarı çıkmadığı gibi, çıkınca da ara sıra ama üç delikanlı kızları her dışarı çıktıklarında, Allah ne verdiyse yerlere evin duvarlarına kapının önündeki eşiğe sağlı sollu diktikleri kara ağaç fidanlarına saldırıp sapur şupur öpüp ellerini göğe açarak dua ediyorlar...
O da yetmiyormuş gibi evin önünden geçen caddede arabaların geçip gittiklerine aldırmadan kendilerini yerden yere atıp yine her iki ellerini havaya açarak dua etmeleri yüzünden hem trafiği alt üst ediyorlar hem de mahalleye reklam olmuşlar artık. Niçin bu şekilde ibadet edip dua ettiklerini de bilmiyoruz. İşin ilginç yanı mahalleden insanlarla diyalog kurmada da geri duruyorlar, istemiyorlar. Böyle bir yapıları da var yani...
Mesela geçen ailenin reisi olan, yani babası olan adamla yüz yüze geldim içimden hadi bir “merhaba”diyeyim, “ayıp olmasın” dedim selam verdim, adam selamımı almadığı gibi oralı bile olmadı. Yüzünü başka tarafa çevirerek geçip gitti, ben de selam verdiğime hem bozuldum hem de pişman oldum...
Yine geçen gün, güneşli bir havada evlerinde bazlama ekmek yapmışlar bu ekmekleri de lastik bir zembile koymuş yolun ortasında bir yanında bir kız öte yanında anası güneşe tutmuş duaya durdular on dakika kadar. Bazen da kimseyle kontak kurmayı istemedikleri halde etraftaki yerli olsun göçmen olsun rasgele ailelerin kapılarını çalıp yemek götürüyorlar...
Ama dediğim gibi, kimseyle muhatap olup konuşmak istemiyorlar. Bu derece, ilginç ve garip insanlar...
Almanlar, alışık olmadıkları böyle ilginç bir aileyi neticede mahalleden kim etmişse yetkili yerlere şikayet etmiş olacaklar ki bir sabah hastane arabası, itfaiye, nöbetçi doktor ve bir polis arabası ailenin kapılarına dayandılar. Ailede öğrendiğimiz kadarıyla sadece iki oğlanları Almanca bildikleri için gelenlerle onlar kapının önünde ayakta epey sohbet ettiler. Sonra da ellerindeki defterlere bir şeyler yazıp çizip gittiler...
Yine mahalleliden duyduğumuza göre, yapılan şikayet üzerine evlerine gelen şehir ve belediye yetkilileri aile fertlerinin akli dengesinin yerinde olmadığına karar vererek aileyi psikologlara havale etmiş. Aile de o gün bugündür sağlık durumlarında bir şikayetleri olmadığını girdikleri durumun sadece gelenek ve göreneklerinden kaynaklı olduğunu söyleseler de şehir idaresi inanmayarak yakalarını bırakmıyormuş...
Artık gelinen noktadan sonra ailenin evde olan fertleri, şehir ve belediye yetkililerinin belirlediği psikolog doktorlara içine girdikleri psikolojik durumu anlatmak için gide gele yolları eskittikleri halde hâlâ niye böyle davrandıkları konusunda doktorları ve şehir idaresini ikna edemedikleri için terapi alıyorlarmış. Ama bildiklerinden geri adım atmadan her Allah’ın günü sokağa çıkıp evin duvarlarını, eşiğini, kapının önüne diktikleri fidanları şapur şupur öpmeye devam ediyorlar...