GÖNÜL
Gönül sırdır, dermiş eskiler. Olur olmaz herkesle her şeyin paylaşılamayacağına dair bir şifre sanki. Çünkü insanoğlu ayıp arar, kusur arar. Senin üzüntün onun neşesi olur. Gönül ancak güzel görene, güzel konuşana, güzel saklayana açılır. Onlara da ehl-i muhabbet denir.
Bir bana mı denk gelmiyor? Bu ehl-i muhabbet, arkadaş! Dost dediğine dökersin içini en mahrem diye kimselere anlatamadığını bir bir dile getirirsin anlattıkça içindeki öfken geçer acın azalır sanırsın. O anlık dost olduğunu nereden bilebilirsin ki?
Kalp acını anlatırsın aldandığını, aldatıldığını...
Kandırıldığını anlatırsın; heyecanla seni dinler, en ince ayrıntısını sorgular, inceliklerini öğrenmek için. Dilinden ahlar, vahlar peşi sıra dizilir.
Almıştır senden alacağını ona karşı bir gizemin yoktur artık.
Sıradanlaşırsın gözünde sende herkes gibisindir onun için belki de herkesten daha vasıfsız .
Seni anlattıklarından dolayı kedi kafasında bir yere oturtmuştur.
Kocaman kadınsın ya aldanmak kanmak inanmak sana göre olamaz! Her ne yaptıysan bile isteye yapmışsındır .
Haksız da sayılmaz aslında böyle düşündüğü için dostun.
Niye sormaz ki insan bir kalbe kaç sevgi sığar?
Neden sormaz yüreğindeki yerim ömürlük mü ölümlük mü diye!
Sorsa da niye doğru cevabı alamaz?
Elbette sorgularsın soruların art arda sıralanır akla hayale gelmeyen cevaplar alırsın, daha önce hiç duymadığın duymaya hasret kaldığın alışık olmadığın süslü cümleler seni hayal alemine sürükler
Sevgi sözcükleri vaadler havada uçuşur.
Tıpkı karnında uçuşan kelebekler gibi
Hayaller kurulur geleceğe dair sözler tesirlidir en keskin ilaçtan bile.
Kadın sever...
Kadın inanır...
Kadın güvenir...
Oysa güvendiği kalp doludur
Ve bir bakmışsınız bir kadını bir kadına düşman eden yine bir erkek olmuştur.