DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Tamer Şahin
Tamer Şahin
Giriş Tarihi : 06-10-2022 02:26

Barış Manço En Yakınındakiler İçin de Bir Öğretmendi.

İnsan bir duyguyu, bir güzelliği paylaşmanın tadını aldı mı, ileride bundan vazgeçmesi çok zor. Evet, paylaşmanın hazzını tam olarak Barış Ağabey'le tatmıştım. 

Onu ilk gördüğüm andan ölümüne kadar geçen zamanda karşımda, derin bir düşünce ve kültür adamı olan bir "Barış Elçisi” vardı aynı zamanda. O, tüm birikimini, kültürünü cömertçe, sıkılmadan ve tüm içtenliğiyle "7'den 77'ye" herkesle paylaşmaktan yanaydı. 

Onun soluduğu havayı soludukça, yeri geldiğinde gecemi gündüzümü yanında geçirdikçe, paylaşmanın onunla ne kadar iyi bütünleştiğini fark etmiştim. Arkama dönüp bakınca daha ilk günden kurulan o samimiyetin, dostluğun, daha da ötesi kardeşliğin sıcaklığını hâlâ yüreğimde hissediyorum. Uzun seneler yanında bulunan bir dostu, "Emir Subayı" olarak benim de onu sizlere, sevenlerine anlatma; içinde barındırdığı eşsiz hazineyi sizlerle paylaşma zamanımın geldiğini düşünüyorum.

Çok sevdiğim dostum, kardeşim Sami Çelik beyefendi beni arayıp “Tamer bey, Truva Edebiyat Dergisi isminde internet üzerinden dergi olarak da faaliyete geçtik. Size de bir köşe ayırayım, Barış Manço’lu yılları anlatsanız bize…” dediğinde hem mutlu oldum, hem de heyecanlandım.

Sami beyi kırma gibi bir durumum zaten olamaz ama bana, dergisinde bir köşe açıp, yazmamı istemesi çok daha mutlu etti. Büyük bir heyecanla “neden olmasın” dedim.

Sami bey daha önceki yıllarda da Truva Yayınları’ndan kitabımı basmış ve altı tane editörünü günlerce bana yönlendirmişti. İki aya yakın geceli gündüzlü, editörleriyle çalışarak güzel bir kitap çıkartmıştık ortaya.

Aradan yıllar da geçmiş olsa, Sami bey dergide bana köşe yazarlığı teklifinde  bulunur da ben nasıl hayır diyebilirim kendisine.

Bugün ilk yazımı dergide yayınlıyorum.

Kitapta da yazdığım Barış Manço’lu yıllarımı tekrar buradan sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Ölümünden yirmi iki sene sonra bile, Barış'ı anlatmaya değer kılan şey onun birçok sanatçıdan farklı olan, hayata karşı duruşu ve düşünceleridir. Onu çalışanlarının gözünde vazgeçilmez yapan, onlara karşı hiçbir kapris barındırmadan dostça bir tavır sergilemesidir. Yeri gelince bizimle ekmeğini paylaşan, kendi elleriyle bize bir fincan kahve yapan, bir öğretmen gibi; fakat hissettirmeden yanındakileri eğiten, herkesin yardımına hesapsızca koşan bir insana yakın olmak yakalanması güç bir mutluluktu. Yaşananları, hissedilenleri dile getirmek aslında o kadar zor ve ölümünden sonra o kadar acı verici ki...

Herkesin gönlünde "barış" çiçeğini filizlendiren "Dünyalı Barış Manço'yu" olabildiğince anlatmak benim için hem bir görev hem de vefa borcudur. Barış Ağabey, adına yakışan bir şekilde yaşamış, kendine yüklediği "Barış Elçiliği"ni başarıyla yerine getirmişti; fakat kaçınılmaz acı bir gerçek var ki ölümünden sonra adına yakışmayan üzücü iddialara maruz kaldı. 

Vefatından sonra yerlere göklere sığdırılamayan Barış Manço, kısa bir süre sonra da acımasız suçlamalara maruz kalmıştı. Kendini ve sanatını ülkesine adamış ve adımızı dünyalara duyurmuş bir sanatçının vefatından sonra bunları söylemek yakışıyor muydu? 

Kırk yıllık emeği hiçe sayılmış ve hayranlarının önünde küçük düşürülmeye çalışılmıştı. Vefatının üzerinden bunca sene geçmesine rağmen, hâlâ hayran mektupları eksik olmayan bu gönül adamının adını kirletmeyi bazı kesimler çok kolay sanmıştı anlaşılan. 

Vefatından sonra defalarca rüyalarıma giren ve hâlâ düşlerimden eksik olmayan sevgili Barış Manço'nun kemiklerini sızlattılar diye, çoğu zaman uykularım kaçar. Buraya dönmesi için ona tekrar bir şans tanınsa arkasından yazılıp çizilenleri görünce zaten bir kez daha ölürdü diye düşünmeden kendimi alamıyorum. 

Evet, meyve veren ağaç taşlanırdı her zaman, ama ona yapılanlar akıllara sığmaz bir mantığın ürünüydü. Hayattayken onun adına sığınarak rant elde etmeye çalışanlar vefatından sonra kolları sıvamıştı. 

Düşünüyorum da bütün bunları hak edecek ne yapmıştı? İşte, bu yüzden daha önce de söylediğim gibi bu kitapta birtakım şeyleri dile getirmek benim için bir vefa borcuydu. Vefalı hayranlarının ve bizim gönlümüzde yerini hâlâ koruyan Barış Ağabey için söylenecekler tükenmedi.  

Şimdi de sevgili dostum, kardeşim Sami Çelik beyin dergide yazma teklifini hiç düşünmeden kabul ettim. Barış Ağabey için, ona daha çok yaklaşmak için...

NELER SÖYLENDİ?
@
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
Advert
Yol Durumu
ARŞİV ARAMA