ANI
Giriş Tarihi : 31-01-2024 23:35   Güncelleme : 01-02-2024 06:22

Yolun Sonu Görünüyor / Nevin Yavuzcan Ceylan

Yazan: Nevin Yavuzcan Ceylan -YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR

Yolun Sonu Görünüyor / Nevin Yavuzcan Ceylan

YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR

"Ne ölümden korkmak ayıp, 
Ne de düşünmek ölümü !"

demiş! Nazım Hikmet

Hayatımızın en gerçek noktası da bu. Her ne kadar vakti ve saati belli olmasa da. Yaşlar ilerledikçe yolun sonunun yaklaştığını, düşünmeden edemiyor insan!

YALNIZ ÖLMEK

İnsanlar biraz yaşlandıkları zaman, içlerini bir korku sarıyor; “Yalnız ölmek!” İster garip bulalım, ister ortak olalım, bu korkuyu bir çok yakınımda gördüm.

Yalnız yaşayan bir komşu teyzem vardı. Dört çocuğunun yuvadan ayrılmasından sonra, yaşamını yalnız sürdürüyordu. Biraz evhamdan, biraz gerçekten sağlık sorunları vardı. Bir rahatsızlık söz konusu olduğunda, hemen bir çocuğunun yanına giderdi. Hastalık geçene kadar da kalırdı.

"İnsanın çocuklarına gitmesi için, hasta olması mı gerekiyor? " diye soranlarınız olabilir. Tabi ki gerekmez. Ama insan evindeki rahatı ve özgürlüğü de, hiçbir yerde bulamaz. O nedenledir ki, sonunda döndüğü yer, yine kendi evi olur.

Ramazan ayı yeni başlamıştı. Komşu teyzem de yeni bir çözüm yolu bulmuştu. Hem evinde olacak, hem de yalnız olmayacaktı. Eltisini evine davet etmiş ve oruçlarına başlamışlardı. İki veya üç gün sonra, hakkın rahmetine kavuştu!

Ölüm şekli çok ilginçti. Eltisi salonda otururken, o odasına namaz kılmak için giriyor. Uzun süre çıkmayınca, odaya giren eltisi, onun secdede vefat ettiğini görüyor! Yanında insan olduğu halde, korktuğunu yaşamıştı sonunda. Allah rahmet eylesin!

En hayret ettiğim olaylardan birini de, bundan on yıl kadar önce yaşamıştım. Yanımda kalan annemin, safra kesesi sancıları başlamıştı. Yaş 72 idi. O yıllarda kapalı ameliyat pek yapılmıyordu. Kendim, bir kaç yıl önce bu ameliyatı yaşamıştım.

Doktorumun ülser izi aramak için, karnımda uzun bir kesik yapması, ameliyatı zor yaşamama neden olmuştu. Onun da aynı zorlukları yaşayacağını düşünerek, endişe ediyordum. O güne kadar ölüm olayını yakından yaşamamıştım. Eğer bir sorun yaşarsak, en büyük olarak da bana görev düşecekti. O nedenle, soruşturmalar da yapıyordum.

Sonunda Kırklareli'ne gelerek, annemi hastaneye yatırdık. Annem usta bir cerrah elinde, benden de kolay bir şekilde, ameliyatı atlattı. Sevinerek taburcu olduk ve kardeşimin evine geldik.

Kardeşimin kayınpederi rahmetli olduğu için, kayınvalidesi de orada kalıyordu.

Taburcu olduğumuzun ardından bir gece mi, iki gece mi olmuştu şu anda tam olarak hatırlamıyorum?

Gece 1.30 sıralarında kayınvalide fenalaştı! Hastaneye götürmek zorundaydık. Kardeşimin okula giden küçük çocukları vardı. Refakat görevi gene bana düşünmüştü.

Hastanede acil olarak film çekildi ve hemen Edirne Tıp Fakültesine sevki yapıldı! Damat eve gitmek için, kısa bir süre izin istedi. Ben ambulansta hasta ile birlikte, hastane yolundayım! Önde şoför, arkada ben!!!

Elimde hastanın eli, bir taraftan dua ediyorum. Bir taraftan da hastaya cesaret vermeye çalışıyorum! Gözlerim ise ambulansın arkasından gelecek olan, oğlunun arabasının ışıklarında. Böyle zamanlarda vakit hiç geçmez! Ne yol bitiyor, ne de ışık görünüyor!

Durum da kötüye gidiyor! Hastada beklenmedik durumlar oluştu! El kol hareketleri ile şoförü haberdar ettim! Yol kenarına yanaşarak, yanıma geldi.

"Ablam bu hasta bitmiş" dedi.

Solunum cihazını hastadan aldı. Kırklareli'ne geri dönüşe geçti. Bu kez de, meftaya refakat ediyordum. Öne geçmek aklıma bile gelmedi?

Hastaneye yine gelmiştik. Ben bu doktorun, bu hastanın bu kadar çabuk gideceğini anlamadığına inanıyorum! Bizi başından savdı!

Rahmetliyi yine hastaneye teslim ediyordum. Oğlu hâlâ ortalarda yok? Doktor; "Nesi oluyorsunuz? " diye sordu.

Verecek yanıt bulamadım! "Hiçbir şeyi!" dedi kardeşimin kayınvalidesi.

Morg için teslim işlemleri bittiğinde, saat gecenin üçü olmuştu; "Ben bu saatte eve yalnız dönemem" dedim.

Bu kez ambulans beni eve getirdi. Ne uzun bir geceydi bu? Oğlu hâlâ ortalarda yoktu.

Rahmetlinin iki oğlu, iki de kızı vardı. Uzakta olanların dışında, yanında kaldığı oğlu da yanında olamamıştı!
Ben, yılda bir kez geldiğim Biga'da, onun yanında olmuştum?

Hayat ne garipti. Kimin kime destek olacağı, hiç belli olmuyordu! Annem için olan korkularım başkası için çıkmıştı.

Ertesi gün bütün evlatlar toplandı. Vazifeler yapıldı. Benim yadırgadığım bir durumda, benim elimde rahmete kavuştuğunu bilen bu çocukların hiçbiri;
"Bu durum nasıl oldu?" diye sormadı.

Edirne-Kırklareli yarı yolunda bulunan, ambulansın yanaştığı yol ayrımından her geçtiğimde, bu durumu hatırlarım!

Bizim kimin yanında olacağımız, bizim yanımızda
kimin olacağı, bizim takdirimizde değil diye düşünürüm.

Daha sonra oğlunun bizi Edirne'de aradığını öğrenmiştim. Mekanları cennet olsun inşallah!

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi