GEZİ YAZISI
Giriş Tarihi : 28-07-2023 19:01

Yolculuk Hatırası / Necla Polat Hasbutcu

Yazan: Necla Polat Hasbutcu -YOLCULUK HATIRASI

Yolculuk Hatırası / Necla Polat Hasbutcu

YOLCULUK HATIRASI

Sivas - Antalya yolculuğu dönüşümüz de, başımıza gelen enteresan bir olayı anlatmak istiyorum sizlere; oldukça etkilendiğim bir olay, gelelim konuya...

Konya şehrinde yemekler yendi, çay molası için uygun bir yerde durduk, ıssız bir dağ başı.
Akseki yolu üzerinde etrafı naylonlarla çevrili küçük  kulübe tarzı sıcak bir ortam.

Kuzine soba kurulu, sobanın ayakları betonla yere sabitlenmiş.
Ocak şömine tarzı üzerinde patates közlenmiş çaylar hazır. Gelen her müşteri kendi eliyle çayını doldurup içiyordu...

Eşim, kardeşim, kuzenim arabadan önce indiler, ben sonra katıldım aralarına, arabada oturuyordum.
Bizimkilerin çaylarını içip gelmelerini bekliyordum.
Biraz moralim bozuktu, inmemiştim araçtan, sürekli bana seslenip durdu eşim,
"Necla!
Hadi sende gel!
İnmek istemedim önce, baktım ısrar ediyor, inmek zorunda kaldım..."
Kulübe tarzı mola yerine girdim.

Orta yaşlı ağzı çok güzel laf yapan biri karşıladı, sanki yıllardır bizi tanıyor gibi çok samimi davranıyordu,
"Hanım yenge de geldiğine göre artık konuşabilirim." dedi...
İçerde ne yaşandı bilmiyorum, "Yenge hanım gelmeden konuşmam." demiş...
Ben gelinceye kadar eşime tek kelime etmeyeceğine dair söz vermiş..
Dedim ya moralim bozuktu biraz, keyfimde yoktu...

İçeri girer girmez bütün gam keder bir anda yerini kahkaha ve neşeye bıraktı...
Öyle bir atmosfer vardı içeride, herkesi etkisi altına almış, yalnız o konuşuyordu...

Herkes susmuş bu adamı dinliyor, o kadar hakimdi ki herkesin üzerinde bir etki bırakmış. O konuştukça, biz can kulağı ile onu dinliyorduk.

Yüz falına bakar gibi bizim bütün saklı gizli hâllerimizi ortaya döktü... Bu kendi tercihi haa, kimse bişey demedi... Can kulağı ile dinliyorum, dinliyoruz söyledikleri hepsi doğru çıkıyor, biz onu tanımayız o da bizi... Herkesi iyice süzdü bütün hallerini ortaya döktü...

Sıra bana geldi, hem korkuyor, hem merak ediyorum, acaba benim için ne söylecek?
Sormaya biraz çekindim, kendi duyacağım halde banada mı bir baksa dedim... 
Sanki kalbimi okudu:
- Hanım yenge sen çok iyi kalpli birisin, eşin, senin gibi birini bulduğu için yatıp kalkıp dua etsin...
Bunları söylerken eşime döndü.
- Aşkım de, çayını doldurup eline ver bakıyım
dedi, sert ve aynı zamanda esprili bir yaklaşımla...

Eşim üç kez çayımı doldurup getirdi, zoraki bir hizmet oldu  ama, beni çok mutlu etti...
Yıllardır ben eşime çay veriyorum, hizmetini yapıyorum, aynı davranışı eşimden görmek beni mutlu etmişti...

Kadınlara karşı o kadar, merhametli ve yüce bir değerle bağlıydı ki beni çok şaşırttı...
Kardeşime uzun uzun nasihatlerde bulundu:
- Annenin hakkını sırtında taşısan bile ödeyemezsin.
- Ona iyi davran duasını al, gönlünü yap...
Sakın sözünden dışarı çıkma, annen senin Cennet kapın. Usulca geldi, kafasına tık tık vurdu:
- Ah! Mahmut ah hep bu kafan yüzünde çekiyorsun ne çekiyorsan, dedi.

Bu arada çay harikaydı, içtikçe içesi geliyordu insanın... Hepimiz severek  içtik, çayın tadı, Veysel abinin sohbeti efsaneydi...

Bu abiden çok etkilendim dikkatimi çekti tanımak istedim... Ha bu arada içimden hep şunu geçirdim;
" Acaba bu Hızır olabilir mi? "
Bu düşünce aklıma nerden geldi bilmiyorum ama ordan ayrılıncaya kadar, Hızır gözüyle baktım...
Emin olmak için;
- Abi senin adın nedir? dedim.

Beni dışarı çıkardı reklam panosunu okuttu, 
"Çaycı Veysel"  yazıyordu.
Veysel abi dedim, sonra diğer tarafta yörüklü yazısını okuttu...
Yörüklü Veysel abi olarak anılmasını istemiş olmalı...
Eşime, kardeşime, birer ikişer bal kavanozlarından tutuşturdu ellerine, güzel de satış yaptı...
Eşim; "Para bitti." dedi, espriyle
Herkes bir kahkaha attı. 
Yörüklü Veysel abi, parayı elinde tutarak kaldırdı:
- Bu para gelir geçer, bir kağıt parçası mühim olan,  sohbeti muhabbeti dostluğudur...

Gerçekten doğru söylüyordu..
İlerde bir ceza yese, yolcu sonuçta, kaç katı giderdi elinden. Arabaya kadar bizi uğurladı:
- Akseki'yi geçince radar var dikkat et, dedi eşime...
Sanki hepimiz büyülenmiş gibiydik...
Mutluluk bulaştırmıştı bize,
"Beni unutursanız hakkımı helâl etmem." diye de tembihledi...

Nasıl unutabilirdik? Öyle içten samimi davranmış, kalbimizi kazanmıştı.
Hani bir dua vardır, hep söyleriz ya, 
"Allah yolunuzu iyilere çıkarsın."
Bu duayı yaşarken bulmuştum kendimi...

Neşemiz yolculuk bitinceye kadar devam etti. 
Hatta ilk defa şiir yazmaya burada başladım denilebilir...
Dilimden dökülüverdi sözcükler.
Bu şiiri de buraya bırakıyorum hatıra olsun, gönül heybemizde...

YÖRÜKLÜ VEYSEL ABİ

Yolculara çay demler
Yörüklü Veysel abi 
Çay değil gönül demler 
Yörüklü Veysel abi..

Eşyası eski bakır 
Açar kalbini okur 
Sanırsın ilim dokur 
Yörüklü Veysel abi...

Kuzine sobası var 
Dağı var obası var 
Yolcunun babası var
Yörüklü Veysel abi...

Çay taze hazır gelir 
Yolcular vezir gelir 
Sandım ki Hızır gelir 
Yörüklü Veysel abi 

Seni yolda bulduk biz
Huzur ile dolduk biz
Mutlu memnun kaldık biz 
Yörüklü Veysel abi...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi