ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 28-08-2022 00:19

Yalın ve Yalnız

Yazan: Merve Yurtsever - YALIN ve YALNIZ

Yalın ve Yalnız

YALIN ve YALNIZ 

Hiç bilmediğim bir yola girip sokaklarında kaybolacağım bugün. Kendimden uzak, ben olan hiçbir noktaya değmeden yürüyeceğim, amaçsız.

Sakin bir sokak olacak. Öyle kalabalık trafiğinden, hayatın koşuşturan telaşelerinden uzak.
Sessizliğin içindeki sesleri duyacağım.

Bir mutfağın açık kalan penceresinden, ocaktaki taşan sütü göreceğim. “ Off nasıl temizlenecek şimdi! Battı her yer.” diye düşünmeyeceğim.

Sokakta ağlayan yalnız bir çocuk göreceğim. Neden yalnız olduğuna takılmayacağım. Bir peçete uzatıp uzaklaşacağım. Futbol oynayan gençlerin telaşeli koşuşturmalarına bakıp kalacağım bir süre. Onlar yorulurken ben dinleneceğim. 
Soluklanacağım hayatın içinde… 

Kimseyle konuşmayacağım. Seslerim kendi içimde gömülü. Yokmuşum gibi ilerleyeceğim, tükenene kadar yollar. Fark etmeyecek kimse de. Bir ruh gibi süzüleceğim aralarından. 
Değmeden, dokunmadan…

Dar bir sokağa gireceğim. Mavi boyalı evden yükselen kahkaha sesleri ile kırmızı boyalı evden gelen kavga lakırdılarını aynı anda duyacağım. Aynı sokakta birbirine bakan karşılıklı iki farklı hayata tanık olacağım. Zihnimin perdelerini çekecek, ne güleceğim ne hüzünlenecek.
Gideceğim… Hissizleştiğimi düşünerek.

Çöplerin biriktiği köşeden döneceğim. Kokuyu almamak için nefesimi keseceğim derinlerden. Hızlanacak adımlarım. Dayandığı kadar soluklarım. İlerleyeceğim… Fırının önündeki kalabalık, ne kadar aç olduğumu hissettirmeyecek. Doymak bilmeyen varlıklar arasından sızacağım sessiz sedasız. Midemden gurultular yükselmeyecek.
Ruhumu, gönlümü doyuracağım yol alarak.
Uçan kuşları göreceğim. Kanatlanma isteğimi körelteceğim. Bacaklarımda hafif sızı hissetsem de yürüyeceğim. Bir kasap dükkânı önünde bekleyen kedi ürkütmeyecek. Telaşa kapılıp koşmayacağım. Ne kadar saldırgan olabilir ki?

Korkularımdan sıyrılacağım…

Bir parkta yaşlı bir çift dikkatimi çekmeyecek. Nine ve dedenin birbirine göz süzüşünü görmeyeceğim. Titrek ellerinin bütünleştiğini, ayrılık korkusuyla bastonlarını bile yan yana kenara koyduklarını fark etmeyeceğim. İçim hiç hüzünlenmeyecek. Aşklarına imrenmeyeceğim. Çocuklar var kaydıraktan düşen onlara ilişecek gözlerim. Salıncak sırası beklerken kavgaya dönüşen itiş kakışları göreceğim. Durmayacağım orada da.
Sevildim sanrılarımdan kurtulacağım…

Bir ses gelecek ardımdan. “Hurdaacıı!” diye bağıran. “ Eski çamaşır makineleri, eski bulaşık makkineleriii alıınırr… huurrdaacı!..” eskileri toplamak isteyip hızla devam eden bir araçtan yükselecek ses. Bekleyeceğim… Devamı gelecek mi diye? Gelmeyecek.

Zaten kim ister ki eski duyguları, yıpranmış ruhları, kırık dökük kalpleri almayı. Ben de almayacağım. Hurdacı da almasın. Bırakıp orada yoluma bakacağım.

Yüklerimi, hırslarımı, hınçlarımı atacağım…
Cebimdeki telefon kapalı,  hiç kimse neredeyim bilmeyecek. Sıktığım parfüm etkisini yitirmiş, köpekler takip edemeyecek. Ayaklarımda basit bir terlik, kimse tahmin etmeyecek. Aradıkları topuklu, pahalı ayakkabı izleri bulunmayacak. Sesim hiç çıkmayacak, kimse konuştuğumu duymayacak.

Üzerimde simsiyah elbise, görünmez gibi var olacak. Gözler beni aramayacak. Saatimin ayarı bozuk zamanı kavramayacak. Etrafta kamera yok. Burası görünmez sokak, varlığım kanıtlanmayacak. 
Yalın ve yalnız yol alacağım. Amaçsız… Belki de tüm bunlar çok anlamsız…

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi