ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 27-11-2023 22:40   Güncelleme : 27-11-2023 22:57

Üç Ceviz Ağacı / Gülcan Mülayim

Yazan: Gülcan Mülayim -ÜÇ CEVİZ  AĞACI

Üç Ceviz Ağacı / Gülcan Mülayim

ÜÇ CEVİZ  AĞACI

Tarihin kokusunu içine çektiği sokağa girdiğinde, huzurun burada olduğunu anladı...

Taş sokaklar, yeşile boyanmış ormanın içinde fısıldayan kuşlar, arılar, kelebekler etrafı saran manolya ve leylağın baş döndüren kokusu...

Gerçek değil de, sanki; “düşler ülkesi” denir ya, o türden bir atmosfer…

Mavi kapılı evin önüne geldiğinde, kapıda duran tokmağa sertçe vurdu. Birkaç kez vurduktan sonra, kapıyı bir kadın araladı; “Kime bakmıştınız?” diye sordu.

“Bilmiyorum, belki kapının rengi, belki evin büyüsü ya da sokağın kokusu çekti” dedi.

“O zaman gel, içeriye gir; kahve yapayım içelim.” dedi kadın.

Hiç tanımadığı bir eve gelmiş, tanımadığı bir kadınla kahve içecekti, güldü kendi kendine.

“Peki” diyerek içeriye adımını attı. Kocaman bir bahçesi olan, tek katlı beyaza boyalı altı merdivenle evin içine girilen yerle karşılaştı.

Gerçek huzur buradaydı belki, kim bilir? Bahçede tüm ihtişamıyla salınan üç tane ceviz ağacı vardı. Ağaçların altına koyulmuş masanın üzerinde duran cevizler o kadar çoktu ki, şaşırdı.

O kadar çok şaşırıp kaldığı bir gündü ki, sandalyeyi çekip oturdu ve gözlerini kapatıp rahatlamaya çalıştı rüzgarda birbiriyle konuşan ağaçların fısıltıları içinde kaybolarak…

“Haydi, kahve” sesiyle irkildi ve hemen toparlandı. Ev sahibi kadın gözlüklerini çıkarmış ona bakıyordu.

“Hoş geldin misafir” dedi kadın ve devam etti konuşmaya; “Yıllardır burada oturuyorum ama kimse kapımı çalmadı biliyor musun?”

Gözleri dolmuştu; “Bu gördüğün ceviz ağaçlarının hepsini beraber ektik, birbirlerine söz vermişlerdi büyüyüp ceviz vereceklerdi. Sonrasında, göğe erişecekmiş gibi büyüyerek dallarında kuşları misafir edeceklerdi. Ve dallarına kurulacak salıncakta sallanan seslerle birlikte bahçenin her yerinde gülümseyen bahar çiçekleri..

“Niye üç tane ceviz ağacı?” diye sorduğunda ev sahibi kadın gülümsedi; “Biri mutluluğun, biri sevginin, biri de sabrın ifadesi olsun diye. Hepsinin birbirlerini tamamlaması sonucunda da, verdiği ceviz mucizesi kimi zaman kara, kimi zaman sarı, kimi zamanda süt beyazı. Ektiğimizde, küçücük fidanlardı. Emek verilip büyütülen, sonrasında sesle serzenişle baltalanan, sürgünleri solan fırtınaya rağmen direnen ceviz ağaçları… Kalan tek miras buydu bana. Şimdi, onlarca ceviz var masada duran ama hiçbirini açıp bakmıyorum artık. Ağaçlar göğe de eriyor gibi maşallah ama boş…”

Ev sahibi kadın; “Sen niye buralara geldin?” diye sorduğunda; “Kendimi bulmaya geldim, sessizliğin içinden geçen bir yolcu diyelim biz ona.” diye cevapladı.

Ev sahibi kadın tekrar gülümseyerek; “Ey yolcu! Sabrında, mutluluğunda, sevginin içinden geçebildiysen ne mutlu sana” dedi ve devam etti; “Söz ver bakalım şimdi bana. Bu cevizlerin hepsini götürüp kırıp, bana getireceksin temizlenmiş ve en güzelleri bir tabağa konmuş olarak.”

“Evet, bu sokağın ve bahçenin huzurundan geçerek kısada olsa da yaşadım dediklerinizi. Cevizleri şimdi alıyorum ve sana söz veriyorum geri getireceğim söylediğin şekilde” diyerek o evden ayrıldı.

Ev sahibi kadın, bu garip yolcuya; “Hepsini temizle getir” dediği cevizlerin bir kısmını evin içinde tutuyordu ve onları verememişti. Bu yüzden içi içini kemiriyordu ama bu misafir yolcu kadının gelmesi, yıllardır kırıp temizleyemediği cevizlerin temizlenmesine vesile olmuştu.

Altı ay sonunda yolcu kadın geri geldiğinde, evin kapısı sonuna kadar açıktı. İçeriye girdiğinde, masadaki tabakta duran bir avuç dolusu temizlenmiş cevizleri görünce; “Ne oluyor?” diye içinden geçirdi.

Ev sahibi kadın gözlüklerinin altından ona bakarak gülümsüyordu; “Ne yaptın?” diye sordu.

“Temizlemeye başladım ama simsiyah çıkıyordu, sabrettim ve temizlemeye devam ettim ama hiç dediğiniz gibi çıkmadı. Sizinkiler, ne kadar iyi çıkmışlar” deyince ev sahibi kadın; “Cevizlerin kabuğuna ve sesine bakacaksın; işe yaramayanları ayıracaksın; kalanlar az da olsa, sana ait olanlardır bunu bileceksin ve ona göre  ayıklayacaksın. Bu da sana ders olsun” diyerek tabaktaki cevizleri uzatıp   yolcu kadına verdi…

Editör: Serhan Poyraz 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi