ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 24-12-2022 15:56   Güncelleme : 25-12-2022 21:25

Siyah-Beyaz Papatya

Yazan: Şeyma Aktepe -SİYAH-BEYAZ PAPATYA

Siyah-Beyaz Papatya

SİYAH-BEYAZ PAPATYA

Buraya ne zaman geldiğimi bilmiyordum. Ne ara evimden çıkıp ahşap masanın ucuna iliştiğimi hiç mi hiç hatırlamıyordum. 

Hele karşımda pür dikkat nakışını işleyen ellili yaşlarda, yanakları iki yanına sallanacak kadar tombul, saçlarına kış yuva yapmış olan kadını da tanımıyordum. 

Yanlış yerde yanlış zamanda vücut bulmak buydu. Kadın, ben sanki orada yokmuşum gibi işine devam ediyor, gerçekten yok olduğumu düşündürüyordu. 

Kasnağa iğneyi batırdı, geri çıkardı. Tekrar batırdı ve çıkardı. Bunu on kez tekrarladı. Onun için yoktum burada. 
‘’Rüya değil mi?’’ dedim. Ses soluk yok, beni duyduğuna dair bir mimik bile yok.
‘’Gerçi rüya olsa bu kadar gerçekçi mi olur?’’ dedim kıkırdayarak. Kadın nakışına devam etti. Koskoca yemyeşil bir bahçenin içindeydik. Kuş cıvıltıları bahçenin her yerinde yankılanıyordu. 

Uzun ahşap masanın bir ucunda o, bir ucunda ben vardım. 
Zaman yoktu, yer bilinmezdi, ismimiz yoktu, bir çift kelam bile edilmezdi.
‘’Bu rüya ise gerçek nedir?’’ dedi, çevresi yıllanmış nemli gözlerini üzerime dikti.

Uzun süreli sessizliğin ardından suskunluk orucunu bozmasıyla bir süre kalakaldım, sesi kulağa bir ninni gibi geliyordu.
‘’Gerçek, inandığımdır.’’ dedim. 
‘’Ya bir rüyaya kendini inandırırsan?’’ dedi direterek. 
‘’Alt tarafı bir rüya değil mi? Rüya der geçerim.’’
‘’Seni bu rüyanın gerçek olduğuna inandıracağım.’’ dedi elindeki iğneyi hırsla kasnağa batırırken.
‘’Nasıl olacakmış o?’’
‘’Etrafına bir bak. Buraya nasıl geldiğini bilmiyorsun, kim olduğumu hatırlamıyorsun. Ben senin her şeyindim bir zamanlar. Beyaz papatyam siyaha dönmüş. Ben gerçeğim, peki ya sen hayal misin?’’

Gökyüzü ağıt koparır gibi gümletti yeri, rüzgârını saldı saçlarımın arasına.

Kadın kayboldu, yemyeşil bahçe bağrı kopmuş gibi yandı bir anda. Külleri ahşap masayı tutuşturdu. Boğazımdan kopup gelen bir çığlık zihnime akan duygu seline kapıldı.

Annem…
Annem bana hep "Beyaz papatyam." derdi, papatyayı kora buladım onu unutarak. Karasını beyaza karıştırdım, her yer yandı.

Ateşlerin içinde çığlık çığlığa, koyu gri zehir sarmış etrafı. Ayağımın ucunda yanmamış tek şey, kasnağa işlediği siyah-beyaz papatya. 

Unutmamak lazım, yalnızlık en korkunç şeydir. Alevi insanı yutar, olmaz su vereni.

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi