SANDALSIZ KÜREKSİZ
Yine akşam oldu.
İndi dağlara, yüreklere yalnızlığın ezgisi.
Bir kara bulut aktı yüreğime özlem yüklü.
Camlarda rüzgârın ıslığı,
Umutsuzluğun habercisi,
Vuruşları damla damla yüreğime
Ayrılık darbesi.
Şimşekler çakıyor uzaklarda,
Yıldırımlar düşüyor içime.
Azıyor yürek yangısı,
Ruhumda fırtınalı denizin öfkeli çalkantısı,
Kulaklarımda dalgaların vahşi gürültüsü.
Gemim duraksız, kararsız.
Yok rıhtımı, iskelesi.
Kaldım deniz ortasında sandalsız, küreksiz.
Zaman belli değil, mekân yok, gece ıssız…
Şaştı yolum, sürüklendim akıntılarda.
Güneş yok, gün belli değil, her yer karanlık...
Battım gecenin girdabına,
Anladım, kurtuluşum yok.
Bu son çırpınışlarım.
Uzaklaşıyor yavaş yavaş kıyı,
Örtüyor dilekleri, umutları.
Kayboluşun derin suları
Tıpkı umutsuz sevdam gibi
Kalıyor uzaklarda.
Kesif bir sis örtüyor üstümüzü.