ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 30-08-2022 03:08

Özlem Kokusu

Yazan: Işıl Işık - ÖZLEM KOKUSU

Özlem Kokusu

ÖZLEM KOKUSU

Bir koridor var çocukluğumla, şimdiki ben arasında cereyanda kalmış. Hissettiğim o soğuklukla insanlara duyduğum, sevgi ve güveni donduran, hep kışta bırakan...

Sait Faik dememişmiydi Son Kuşlarda;

Ah, bu insan yüzleri! Her şeyimizi bağladığımız, durmadan yanıldığımız, istediğimiz kadar bol hasletler, adilikler, iyilikler, kötülükler, delilikler, akıllılıklar, sevdalar yüklediğimiz insan yüzleri!

Bu yüzdendir gördüğüm, koştuğum, dokunduğum her sokağın başında, yolun sonunda çocukluğuma sarılışım. Oynadığım oyunlarda beni sobeleyen hep annem, ilkokul arkadaşlarım olsa! diye iç çekişlerim.

Hele,

Burnuma çocukluğun saf temizliği koksa!...diye özlem duyuşlarım yok mu?! 

Hemen aklıma gelen ve taaa çocukluk yıllarıma götüren o saf en halis, en sevgi dolu kokuları, ölsem unutmam. Koku nasıl bir yazılımdır. Tanıdıkça kumbaraya düşen para gibi .. Nereden, hangi zaman, kimin derhal akıl süzgecinden geçip de üste kalan o tortu misali... Gözlerimi kapatsanız ve o tortuları sorsanız hemen bilirim.

 Örneğin anneannemin aşırı titizlik ve temizlik hastalığı vardı. Daha kapıyı açar açmaz, beyaz sabun kokusu eşliğinde yerler beton mozaik olduğundan bir de toprak kokusu gelirdi. Bi de apartman komşumuz Münüre teyzenin iki beyaz kar topu,  tontiş kedileri ayrı bir koku bırakırdı, sanki hafif yün, bir fiske ekşimsi limoni bir aroma artı karabiberli bir baharat havası sarardı ortalığı. Bilirdim zira çokça ekmek alırdım teyzeye ve holde dururdum, sanki özlenilen kokuya kavuşmuşum gibi.

Kendi evimizin kokusuna gelince, bana göre en güzeli. Zira kapıdan daha ilk adımda eczaneye girermiş gibi temizlik nefesi sarardı ortalığı. Ve tabi elbette anne yemeklerinin o soğan salça terkibi hazırlığı esnasında çıkan lezzet kokusu. Ve daha neler neler....

Gün özlem duyduğunuz kokuları burnunuza getirsin. Belki bir kitapla, yağmur sonrası toprakla, sıcağı üstünde ekmekle, bayramda dökülen  kolonyayla, taze çekilmiş dumanı üstünde bir fincan kahveyle, baharın daha açmamış tomurcuğuyla...

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi